MESNEVÎDEN SEÇMELER(MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN RûMİ)
İnsanın benlikten geçmesi,olgunluğa ermesi ve dünyanın geçiciliğinin idraki,gönül kırmamayı,iyliği sevgiyi içine sindirmesi,öykülerin ana temesını teşkil etmektedir.
Akılcı bir uslupla kaleme alınmış bu hikayelerden bir demetini,Mevlana'nın çağları aşan fikirlerinin gönüllerde bırakacağı kutlu etkiyi de düşünerek sizler içinderledik.Bu eserde Mevlananın en ayıpladığı şey sapkınlık,haset,yani çekememezliktir.Bu konuları sayısız hikaye ve olayla anlatır.Bütün bu ruhi hastalıklardan kurtuluş çaresi olarakta "ilahi aşk'ı gösterir.Hazret-i Mevlana aşka "ey bizim derdimizin devası aşk"diye seslenir.
Karanfil yayınları tarafından hazırlanmıştır,hazırlayan ismail DERVİŞOĞLUDUR
Elimden geldiği kadar sırası ile bu hikayecikleri sizlere aktaracağım inşallah faydalı olur ümidi ile birinci hikayeciği yazıyorum.
BAKKAL İLE BAŞI KEL PAPAĞAN
Bir zamanlar bakkallık yapan bir adam vardı.Bu bakkalın güzel sesli,yeşil renkli,yerinde söz söyleyen birde papağanı vardı.Papağan dükkân da bekçilik yapar,dükkândan bir şeyler satın almak için gelenlere nükteler yapar;onlarla şakalaşırdı.İnsanlar bir şey sorunca,onlara insan gibi cevaplar verir,söyleşirdi.Papağanlara has güzel bir ötüşü vardı.
Dükkânın sahibi bir gün evine gitmişti.Papağanı dükkânı korusun,kollasın diye de uyarmıştı.Bir ara kedinin biri,kovaladığı bir fareyi yakalamak için ansızın dükkâna girdi.Bu gürültü esnasında korkan papağan can korkusundan yerinden fırlayıp,dükkânın bir köşesine kaçtı;orada gül yağı şişelerini devirdi.Gül yağı şişeleri devrilince kırıldı ve şişedeki yağlar etrafa döküldü.
Dükkân sahibi evden geldi ve büyük bir rahatlık içinde yerine oturdu.Birde ne görsün dükkân yağ içinde .Küçük bir araştırma sonucunda üstü başı yağ içine bulanmış papağanın bu işin başı olduğunu anladı.Bu hale çok sinirlenen dükkân sahibi,hayvanın başını vurup tüylerini döktü.Papağanın başı kel oldu.
Başı kel olan papağanın dili tutulmuş,konuşamaz olmuştu artık.Bakkalın öfkesi dinmişti ama iş işten de geçmişti.Ne kadar üzülse yerinse papağan eski neşeli haline dönmedi.Neler yapmadı ki papağanın eski ve neşeli haline dönmesi için.Yoksullara sadakalar verdi; doktorlara baş vurdu ilaçlar yaptırdı fakat boşuna zavallı papağan hem dilsizdi hem de kel.
Bakkal üç gün üç gecedir dükkânında üzgün,şaşkın,ağlamaklı oturuyordu.”Keşke elim kırılsaydı da o tatlı dilli papağanın başına vurmasaydım” diye düşünüyordu.”Acaba bu kuş ne zaman tekrar konuşmaya başlayacak” diye içinden geçirerek yıkık ve kederli bir halde zaman geçiriyordu.
Bazen papağan tekrar söze başlasın diye ona çeşitli hareketler yapıyor;garip sözler söylüyordu.
Sonunda artık pes etti;papağanı kendi halinde bıraktı ,işlerine bakmaya başladı.
Aradan uzun bir zaman geçti,bir gün dükkânının önünden başı tas gibi çıplak,kelbi adam geçiyordu.Papağan bu dibinden traş edilmiş adamı görünce heyecanlandı.
-Hey arkadaş! Diye kel adama seslendi.Senin başın ne diye kel?Yoksa sende benim gibi gülyağı şişelerini mi kırdın? Diye sordu.
Papağanın kel adamı kendi gibi zannetmesinden dolayı halk gülmeye başladı,papağanda eylendi.
[color=red]Hazret-i Mevlana diyor ki[/color]:Farsça da “şir” kelimesi hem aslan, hem süt anlamına gelir.Yazıda aynı şekilde yazılsa da anlamı ayrıdır.Onun için kendinizi herkesle kıyas etmeyin.Özellikle Allah’ın kulları arsında seçkin,temiz,yüksek ruhlu insanlarla bir tutmayın.
ÂŞIK VE SEVGİLİSİ
[color=blue]ÂŞIK VE SEVGİLİSİ
Âşk ateşiyle yanmış yakılmış birini sevgilisi yanına çağırdı,karşısına oturttu.Âşık sevgilisine daha önce yazdığı bir mektubu çıkardı, okumaya başladı.Neler yoktu ki bu mektupta: övgüler feryatlar,sızlanışlar, şikayetler,yanışlar yakarışlar.
Bu eski mektubun okunması da neyin nesiydi?Sevgilisi şaşırmıştı.Hayretle:
-Ey güzel edalı sevgili!Bu yazdıkların benim içinse bir birimize kavuştuk zaten.Niçin bunları okuyup değerli zamanımızı harcıyorsun.Şu anda senin yanındayım, karşındayım; sen ise mektup okuyorsun, bu Âşıklık belirtisi değildir.
Âşık:
-Evet sen benim yanımdasın, karşımdasın, ama ben istediğim zevki, dilediğim gibi sende bulamıyorum ki.Şimdi sana kavuştum, senin yanındayım, ama seni bulamıyorum.Önceki yıl sende gördüğüm hali,tatlılığı güzelliği göremiyorum.Sanki senin yanında senin özlemini çekiyorum.Ben önceki yıl senin güzelliğinin çeşmesi den tertemiz tatlı bir su içmiştim.Gözümü gönlümü o su ile tazelemiştim.Şimdi o çeşmeyi görüyorum ama su yok.
Sevgili:
-Öyle ise ben senin sevgilin deyilim, sen ve ben başka şehirlerdeniz.Sen bana değil;benim Âşkımdan doğan hale Âşıksın.Senin aradığın ben deyilim.[/color]
[color=darkred][size=18px]Hazret-i Mevlana dior ki:
Gerçek sevgili;tek olan, benzeri olmayan sevgilidir.Gerçek Âşık hâllerin hâkimidir.O, halde kapılıp kalmaz,hâle mahkum olmaz.[/size][/color]
01.12.2007 - sancar