BATI FELSEFESİ, İSLÂM TEFEKKÜRÜ VE SÖZDE AYDINIMIZ

Kant ve Hegel gibi, her biri felsefî bir ekolün başını çekmiş filozofları yetiştiren Alman felsefesi, Batı felsefeleri içinde belki de en derin olanı kabul edilir. Buna rağmen E. Westermack isimli bir başka Batılı, Alman felsefesini, bulanık olduğu için derin olduğu hissini veren sığ bir suya benzeterek şunları söylüyor:
"Bir gün Fas'ta atımla bir dereden geçmek isterken aklıma Alman felsefesi geldi. Dere derin gibi göründüğü için girmekten korktum. Sonra, ne olursa olsun deyip atımı sürdüm. Su, atımın tırnaklarını ancak ıslattı. Bulanık olduğundan derin görünmüştü."
Bu güzel tesbit ve teşbih, esasen bütün felsefe için geçerlidir; yalnızca Alman felsefesi için değil. O bakımdan İslâm'da "felsefe" yok, "tefekkür" vardır; dolayısıyla Müslüman "filozof " olmaz, "mütefekkir" olur. Hatta biraz daha derin düşündüğümüzde görürüz ki; Batı kaynaklı sosyoloji, psikoloji ve psikanaliz gibi diğer "sosyal bilimler" de E. Westermack'in tesbitine dâhildir. Çünkü bütün bu "bilimler", maddenin dar, sığ ve katı kalıpları içinde sıkışıp kaldığı ve ötesini kabul etmediği için, herhangi bir derinliğe sahip olmaları da mümkün değildir. Bununla birlikte, önlerinde alabildiğine derin kaynaklar olan, sözüm ona Müslüman aydınlarımız, maalesef bugün, bu mâhut Batı düşünce ve felsefesinin bulanık sığlığının tesiri altında kalabiliyor. Halbuki, bilhassa Fransız düşüncesini çok iyi bilen ve onun da bulanıklığından dolayı derin görünen sığlığı karşısında, "Benim vazifem, bir efsaneyi, bir medeniyeti zihinlerde yıkmak" diyen Cemil Meriç, İslâm kültürünün pek de derin olmayan, hatta İslâm'dan da epeyce uzak bulunan birilerinin bir tek kitabını okuyunca, ona bile vurulmuş ve onun için, "Göller bölgesinde bir ada" tâbirini kullanmış... Arkasından da, "Işık Doğu'dan Gelir" isimli eserini yazmıştı.
Kısacası, yüzmek için lâzım olan dibine ulaşılmaz derinlikte, uçsuz-bucaksız, tertemiz-masmavi sular bizim elimizde. Ve bütün bunlar, açık havada kuşluk vaktindeki güneşten daha parlak bir şekilde ortada iken, zavallı aydın(!)ımızın bulanık-sığ sularda boğulmaya koşmasının mânâsını anlamak doğrusu çok güç.

Konular