MEDENİYET VE ŞEHİR...

Bir medeniyetin ilim, irfan, fikir, sanat ve kültürel unsurlarının temelinde elbette ki şehirler vardır. Şehirler; orada, o ülkede yaşayanların medeniyet kıstasları, onların tapu senetleridir. İşte bu düşünceden hareketle, İngiliz Başvekili Lloyd George'un, Lozan müzâkerelerindeki beyânını geliniz ibretle okuyalım:
"Türkler'in şimdi hak istedikleri Anadolu'da nesi var? Orada medeniyet vesîkası olarak ne kalmışsa Yunan'ın, Roma'nın, Bizans'ındır. Türkler'in Anadolu'daki eserleri; saptan, kerpiçten ve harâbelerden ibârettir. Şimdi böyle bir âlemi ve onun güzel parçalarını onlara nasıl bırakırsınız?"
O gün İngiliz bu martavalları zırvalıyor! Ama ertesi gün, aklını ve vicdânını henüz yitirmemiş bir Batılı bilim adamı olan Öjen Piter, Cenevre'nin meşhur bir gazetesinde buna cevap olarak şunları yazıyordu:
"Efendiler! Konya'daki İnce Minâreli Medrese'nin kapısı ile İstanbul'daki Muhteşem Süleymâniye'nin kubbelerini yapan millete karşı böyle sözler söylenemez. Haddinizi bilin!"
Evet, aklın-mantığın, kendisinde ilim nâmusu bulunan vicdân sahibi insanların söyleyecekleri, gayet tabii ki bunlardır. Çünkü bu eserler, aziz milletimizin tapu senetleridir.

Konular