15 Ekim 2006 tarihli konular

SON SÖZ

  • imdat sezer

Müslümanca Yaşama Sanatı'nın 2. cildinin tasnif ve tertibi, Allah Teâlâ'nın tevfik ve inayeti ile, neticelenmiş bulunmaktadır. Yorgun bir vücudun ve durgun bir dimağın kırık dökük ifadeleri ile okuyucularımı-za takdim ettiğimiz bu kitap, oniki bölümden ibarettir. Mevzuların sıra-landırılmasında 1. cildin tanzim ve tertibi dikkate alınmıştır. Bu usul ile hem aranılan bahsin bulunma kolaylığı ve hem de iki kitabın birbirini tamamlaması düşünülmüştür.
Kitapta görülecek noksanlıklar, aczimin neticesi olup, tamamen şahsıma racidir. Muvaffak olunabilmiş yönleri varsa, müstekıllen Cenâb-ı Hakk'ın lütfudur. Bu gerçeği dikkate alarak Rabbime hamd-ü senâlar ediyorum. Bu yolda hareket etmek ile "Onların dualarının sonu da Elhamdü lillâhi Rabbi'l-âlemin (demek)tir" meâlindeki âyet-i celi-lenin işaret ve beşâretine nail olmayı niyaz etmekteyim.

BİBLİYOĞRAFYA

  • imdat sezer

KİTABIN HAZIRLANMASINDA
FAYDALANDIĞIMIZ ESERLER
(BİBLİYOĞRAFYA)

1. Kur'ân-ı Kerim.
2-Tefsir-i Kurtubî: Dârui-Kitâbi'l-Arabiyye Kahire 1967.
3-Tefsir-i İbni Kesir:, Matbaa-i İsâ el-Bâbî el-Halebi Mısır.
4- Hak Dini Kur'an Dili, Matbaa-i Ebuzzıyâ, İstanbul 1935.
5- Kur'an-ı Hakim ve Meâl-i Kerim, Ahmet Sait Matbaası, İstanbul 1957.
6- Buharî, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1315.
7- Müslim, Muhammed Ali Sabih Matbaası, Kahire 1334.
8- Ebu Davud, Dâru-İhyâ-i Sünen-i Nebeviyye.
9- İbni Mâce, Matbaatü'l-İlmiyye, Mısır 1313.
10- Müsned-i Ahmed bin Hanbel, Mektebetü'l-İslâmiye, Beyrut.

ÖNSÖZ

  • imdat sezer

Cenâb-ı Hakk'a sonsuz hamd-ü senalar, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ve âline selâm ve ihtiramlar olsun.
"Müslümanca Yaşama Sanatı" ismiyle neşredilen kitabımızın ilk baskısı, ilâhî bir lütufla ve efkâr-ı umûmiyede gördüğü rağbet sebebiy-le, kısa zamanda tükenmiş ve ikinci defa basılma mazhariyetine eriş-miş bulunmaktadır.

Bâzı dostlarımızın ikinci bir kitapla bu serinin devamını istemeleri üzerine, çalışmaya başlamış; muhtelif tarihlerde makale tarzında çık-mış yazıları, yenileri ile takviye ve tasnif ederek, "Müslümanca Yaşa-ma Sanatı" cilt 2 adı ile kitap hâline getirmiş bulunuyoruz.

Her Kalp Yaşadığı Aşk İle Şekillenir

  • Nisan Yagmuru

Her aşk bulunduğu kalbin şeklini alır.' Ve her kalp yaşadığı aşk kadar şekillenir. İnsanları ikiye ayırmak adettendir. Çünkü anlamanın yolu ayırmaktan geçer. Bütün eşya birlikten yana koyarsa hükmünü kimin kim olduğu muamma olur diye; çeşitten yanadır dünyanın günü. Bunca çeşit arasında ayırmalıdır o vakit birbirine uyanlar ile uymayanları. Akıllılar ve aklı kıt olanlara diye önce. Güzeller ve çirkinler diye sonra. Padişahlar ve cariyeler diye. Daire tamamlanır gibi olduğunda her işin hem başı hem sonu olarak; aşka gücü yetenler ve aşka gücü yetmeyenler diye latif bir çizgi çizilmelidir kul ile kul arasına ve dahi kul ile eşya arasına.

Söz işte burada çatallanır. Kainatın dili aşktan yana söyleyip durduysa ve alemlerin Rabbi bunca güzelliği sadece Muhammed'in aşkına "ol" kıldıysa her kul bilemese de gönlünün çapını kendini aşka gücü yetenlerden sayar. Herkesin aşkı kendinedir taşıyabildiği kadar. Kolayından taşınabilseydi her aşk her sevda, sözün hükmü uçurur muydu gücünü yedi iklimden öte.

İLİMSİZ AMEL EDENİN SONU

  • Hüseyin Hare

İlimsiz amel insanı nerelere götürebiliyor.Eğer Bersisa şeriatı bilseydi içki içmekle Allah'a yakın olamayacağını kavrardı.Her türlü kötülüğün anası olan içkiyi içen insanın da yapmayacağı günah da elbette yoktu.

Bersisa isminde bir zat,ıssız bir yere kapanmış,gece-gündüz Allah'a(c.c) ibadet ediyor ve hiçbir kötülükte bulunmuyordu.Bu adama Şeytan musallat olmaya başladı.Şeytan ne yapıp ne edip bu adamı ibadetten ve duadan uzaklaştırmak istiyordu.Çünkü bu adamın yapmış olduğu dualarla binlerce günah sahibinin günahını Allah siliyordu.Şeytan aleyhilla'ne adamı kandırmak için türlü hilelere başvurdu.Fakat bir türlü kandıramadı.En sonunda şeytan işin kolayını bulmuştu.Çünkü Bersisa,çok ibadet ediiyor,mütteki,züht ve takva sahibi bir zattı ama,alim değildi.Yani dini ilimleri pek bilmezdi.Ondan dolayı onu kandırmak kolay olacaktı.

Şeytan planını şöyle tatbik etti:

ZARARI ÖNLEMEDE ÖLÇÜ

  • imdat sezer

İslâm dini, zarar görmeyi de zarar vermeyi de yasaklamış; vukua gelen bir zararın ortadan kaldırılması için hukukî müeyyideler koymuştur. Bir işin başlangıcında, kasdî olarak zararlı hareket etmeyi men eden dinimiz, zarara zararla mukabele etmeye de müsade etmemiştir. Zira bâtıl bir hareket, kıyas noktası olarak alınamaz. Takip edilecek en makul yol, hakime müracaat ederek zararın telâfisini istemektir.

Bu mevzuu müşahhas bir misalle açıklığa kavuşturmak isteriz: Bir kimse, koyunlarını bir şahsın tarlasına sokarak ekinini yedirse, mağdur olan kişi, mukabil bir harekete teşebbüs edip mütecavizin ekinine veya başka bir malına zarar yapamaz. Çünkü o mal, zarar yapan şahsın mülkü ise de, millî servet sayılmakta ve birçok kimsenin ondan faydalanma ihtimali bulunmaktadır.

ÇOCUKLARA SEVGİ VE VERGİDE ÖLÇÜ

  • imdat sezer

Her insanın, evlâdına beslediği sevgi fıtrî ve medenî bir haslettir. Bu asil sevginin çocuklar arasında eşit olarak dağıtılması İslâmî bir vazifedir. Bu hususa dikkat göstermek, çocuğun babaya ve anneye olan güvenini perçinlemiş ve sevgisini artırmış olur. Aksi bir yol tutmak, ebeveynine kırılmaya ve kardeş arasında dargınlığa sebep teşkil eder.

Evladın ne cinsiyeti ne de büyük veya küçük olması, sevgide üstünlük ve vergide tercih sebebi olamaz, olmamalıdır. Onlara muhabbette hislerimizin tesiri altında kalmamalı, kalmışsak açığa koymamalı; hele ikram hususunda, dimağımızla hareket edip, dinî ölçülere tam olarak uymalıdır.