Pembe Köşk`te zaman zaman yapılan sergilerden biriydi, yıllar önceydi. İsmet ve Mevhibe İnönü`nün at binerken giydikleri kıyafetler, el ele tutuşturulmuştu. O kadar küçüktüler ki giysiler, içlerinde bir zamanlar tarihi yazan gövdelerin yaşadığına, hareket ettiğine inanası gelmiyordu insanın. Özden Toker anlatıyordu, odalar arasında gezerken. Mevhibe İnönü`nün nasıl mahcup bir hanım olduğunu, devrimlerle birlikte gelen yeni yaşam tarzına ayak uydururken, her kadın gibi zorlandığını... Ama elbette Bayan İnönü olarak tüm ülkeye `rol modeli` olmak mecburiyeti altında bulunduğunu ve en `modern` şekilde giyinmeye gayret ettiğini. Bu gayretlerle ne giydiğine, nasıl giydiğine hep dikkat etmesi gereken Mevhibe hanım her halde o yıllarda, gardrobunun önünde durup düşünürken buna `rol model` değil, `emsal teşkil etmek` diyordu... Acaba şimdi, bugünlerde, AKP`li bakanların ve milletvekillerinin eşleri ne diyor? `Örnek olmak` mı koyuyorlar adını? Ne giydikleri durmadan tartışılırken onlar da kendilerini Mevhibe hanım gibi gardırobun önünde dertlenirken mi buluyorlar? Çünkü onlar şimdi, isteseler de istemeseler de, buna hazırlanmış veya hazırlıksız olsalar da örtülü kadınların takip ettikleri yeni `rol modeller`. Bu yüzden değil miydi, geçtiğimiz aylarda Kemal Unakıtan`ın eşinin türbanını `modern` bağlayışının manşetlerden inmemesi? Abdullah Gül`ün eşinin giydiği `çağdaş` tesettürün mercek altına alınması? Bayan Erdoğan`ın giydiklerinin `ulusal temsil` mertebesinde lüzumsuz `sinir krizlerine` yol açması? İktidarın hanımları olarak şimdi onlar diğer `hanımlara` öyle ya da böyle yol göstermiyorlar mı? Bahar, örtüleri kaldırınca