2006 yılı Aralik ayı konuları

Cömertliğin ve Cimriliğin Dereceleri ve Hakikati

  • nesim

Soru: Şer'î delillerle biliyoruz ki cimrilik insanı helâk eder. Fakat cimriliğin haddi, tarifi nedir ve insanoğlu ne ile cimri olur? Yeryüzünde hiçbir insan yoktur ki kendisini cömert görmesin. Oysa aynı adamı başkası cimri görür. Bazen de bir insandan herhangi bir fiil görünür ve bu fiil hakkında çeşitli görüşler olur. Bir grup bu cimriliktir der. Başkaları bu cimrilik değildir der. Malı sevmeyen, malı tutup korumayan hiçbir insan yoktur. Eğer insan malı tutmasıyla cimri oluyorsa o halde hiç kimse cimrilikten kurtulamaz. Eğer malı tutmak, mutlaka cimriliği gerektirmiyorsa, bu takdirde de cimriliğin mânâsı mal tutmaktan başka birşeydir. O halde insanoğlunun helâk olmasını gerektiren cimrilik ne demektir? İnsanoğlunun cömertlik sıfatına ve bu sıfatın sevabına müstehak olacağı cömertliğin târifi nedir?

Cimriliğin Tedavisi

  • nesim

Cimriliğin sebebi mal sevgisidir. Mal sevgisinin de iki sebebi vardır.

Bir

Onlardan biri, uzun emelle beraber ancak mal ile elde edilen şeyleri sevmektir. İnsanoğlu birgün sonra öleceğini bilse çoğu zaman malıyla cimrilik yapmaz. Çünkü birgün veya bir ay veya bir sene muhtaç olacağı miktar yakındır. Eğer kısa emelli olmasına rağmen çocukları varsa, çocuklar uzun emelin yerine kaim olur.Çünkü kişi onların geride kalacaklarını, kendi nefsinin kalacağı gibi takdir eder, onlar için mal toplar ve bunun için de Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur.

Çocuk, cimriliğe, korkaklığa ve cehalete teşvik edici bir sebeptir.132

Malı Hususunda Kula Düşen Vazifeler

  • nesim

Mal, daha önce dediğimiz gibi, bir yönden hayır, diğer bir yönden de şerdir. Malın misâli, yılanın misâline benzer. Usta bir kimse yılanı tutar. Ondan tiryak denilen panzehiri çıkarır. Gafil bir kimse yılanı tutar, yılan onu öldürür. Hiç kimse malın zehirinden kurtulamaz. Ancak beş şeye dikkat eden bundan müstesnadır!

Birincisi

Maldan maksadın ne olduğunu ve malın niçin yaratıldığını ve niçin mala muhtaç olduğunu bilmektir ve yine bilmelidir ki mal ancak ihtiyaç miktarı korunur. Himmeti müstehak olduğunun üstünde olan bir kimse onu vermez.

Zenginliğin Kötülenmesi ve Fakirliğin Övülmesi

  • nesim

İnsanlar, şükreden zenginin, sabreden fakirden üstünlüğü hususunda ihtilâfa düşmüşlerdir. Biz bunu fakirdik ve zahidlik bahsinde zikretmiş, bu husustaki hakikati belirtmiştik. Fakat bu kitapta fakirliğin genel olarak zenginlikten daha faziletli ve üstün olduğuna dair, durumların tefsirine bakmaksızın delil getirmeye çalışacağız.

Burada Haris b. Esed el-Muhâsibî'nin bazı kitaplarında, zengin âlimlerin bazılarına ashab-ı kiramın zenginliğiyle ve Abdurrahman b. Avf'ın malının çokluğuyla delil getirdiğinden dolayı itiraz ettiği hususunda belirttiği bir faslın hikâyesiyle yetineceğiz.

İnternette Atatürk ve Kuran'la porno tuzağı

  • imdat sezer

İnternet üzerinden çalışan pornocular, çocukları emellerine alet edebilmek için akla gelmeyecek tuzaklar kuruyor. Tıklanabilmek için her yolu deneyen pornocular, bu uğurda Atatürk ya da Müslümanların kutsal kitabı Kuran’ı bile kullanmaktan çekinmiyor

İSTANBUL Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi’nce hazırlanan "Türkiye’de İnternet Ortamında Pornografik Suçlar ve Mücadele Yöntemleri" başlıklı raporda, internet pornocularının akıllara durgunluk veren yöntemleri, tek tek gözler önüne seriliyor. "Tıklanma sayısını artırmak için Kuranı Kerim’den ayetler gibi kutsallarımızı bile kullanıyorlar" diyen bir emniyet yetkilisi, tuzakları şöyle anlattı:

Özenmek, imrenmek...

  • arif

Günümüz dünyasında, insanların zihin ve gönül kimyalarını etkileyen bir ‘zincirleme reaksiyon’ bütün dünyayı sarmış durumda. Bu zincirleme reaksiyon, bir ‘kurgu’ olarak başlıyor ve adım adım bütün dünyayı etkisi altına alan bir ‘olgu’ya dönüşüyor.

Zincirleme reaksiyonun başlama noktası, Hollywood. Amerikan film endüstrisi, sinema filmleri ve dizileriyle, içinden çıktığı ülkeden başlayarak, her ülkeden ve her kesimden insanı belli bir yaşama biçimine özendiriyor. İnsanlar, filmleri izleyerek ve filmlerdeki hayata özenerek, onu kendi dünyalarının gerçeği kılmaya çalışıyorlar. Lüks evler, pahalı arabalar.. derken, yeme-içme biçiminden, konuşma biçimine, hatta gülme biçimine kadar pek çok şey, giderek, filmlere benzemeye başlıyor. Böylece, filmlerin gerçek hayatı aksettirmesi gerekirken, gerçek hayat filmleri aksettirmeye başlıyor.

ŞİMDİ VE BURADAYI YAŞAMAKLA İLGİLİ GÜZEL YAZILAR

  • Nusret KARDELEN

NOT:Aşağıdaki yazıların hepsi, birer iktibastır.Muhtelif sitelerden alınmıştır.


Bir GÜN

"Hadi oğlum, dersine çalışsana!" dedi, yalvaran gözlerle annesi... "Bir gün" dedi ve uyumasına devam etti çocuk.
Zaman su gibi akıp geçti. Bir-iki yıl hazırlık kursu aldıktan sonra üniversiteye girebildi. Bir gün fakülte arkadaşlarının; "Bizimle cumaya gelmeye ne dersin?" teklifine, "Siz gidin bir gün olur ben de giderim." diye kaçamak bir cevap verdi.
İkinci sınıfa geçemeden fakülteden atıldı, "Bir gün" olup da çalışmak nasip olmadığından... İşsiz güçsüz dolaşırken, bir arkadaşı elinden tutup onu bir işe yerleştirdi.

EY KAVMİM

  • Nusret KARDELEN

Ey Kavmim! ..

Ey kavmim! …
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine.
Lût Kavmi’nden de değilsin sen; hazdan olmayacak mahvın.
Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın.
Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını.
Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlara.
Tanrıya yakarır ama firavunlara taparsın.
Musa Kızıldeniz’i açsa önünde, sen o denizden geçmezsin.

Ey Kavmim! …
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

AMEL

  • tahkik

TEBERRÜC NEDİR?
Teberrüc(Yarım tesettür)ün şekli kuranda şöyle tarif edilmiştir. "Vakarla evinizde oturun. Önceki Cahiliye kadınlarının kırıla döküle, süslerini göstererek (teberrüc) yürüyüşleri gibi yürümeyin." Ahzab suresi 33. Ayetınde geçen teberrüc kelimesini kadın vücudunda erkeklerin hissiya¬tına hoş gelen bü¬tün uzuv ve cesedinin şer’î ölçüde ve haya hissinin neti¬cesi olarak ör¬tünmesiyle, erkeklerin kadına karşı olan hissî alâkasının uyandırılmamasıdır. Binaenaleyh, kadının bil’ih¬tiyar şer’î ölçüde örtmediği uzvu ile er¬ke¬ğin hissî alâka¬sını çektiği nisbette, namus mefhumu da o nis¬bette kadında gerilemiş olur ki, bunun ileri dere¬ce¬sine Kur’an lisanında te¬berrüc denir. (Ahzab Suresi 33:33) Osmanlıcada te¬keşşüf ve tebezzül gibi kelimeler de aynı manayı ifade eder. Bu hal de¬vam ettikçe alışkan¬lık ne¬ti¬cesinde haya hissini kaybede¬rek, kadınlarda açılma umumi bir âdet halini alır ve cemi¬yette de milli ahlâk zedelenir. Milli ahlâkın bo¬zulduğu bir cemi¬yette her türlü kötülük yayılır. Git gide anarşizme inkılab eder.bu ayeti Zemahşeri şöyle yorumlamıştır. "Genelde; gizlenmesi gereken şeyleri açmada çaba sarf etme, özelde ise; kadınların ziynetlerini ve güzelliklerini açıp namahremlere göstermesidir der. İmam Suyuti; ise "Kadının endamlı endamlı yürümesi, başörtüsünü bağlamadan başına atıp kadınların tabii ve yapay güzelliklerini ve çekiciliklerini uygun olmayan yerlerde sergilemeleri, süs ve eylemleriyle kendilerinden yararlanma hakkı olmayanların dikkatini ve ilgilerini çekmeleridir der. Alusi ise ; "Bana göre zamanımızda müreffeh kadınların evlerinden çıkarken üstlük olarak örtündükleri örtülerde yabancıya gösterilmemesi gereken ziynet kabilindendir. Çünkü bunlar rengarenk çekici giysilerdir.. Bütün bunlar Allah ve Rasulünün izin vermediği şeylerdir der. Ebu Uzeynetus Sadefi r.a.'de; "Kadınların şerlisi (açılıp saçılarak) teberrüc yapanlardır. Onlar münafıktırlar. Bu yüzden kadınların cennete çok azı girer." Teberrüc sadece ayet ile değil hadis ilede men edilmiştir.bir hadisi şerifte ibni Abbas r.a Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem teberrüc yapan (açılıp saçılan) kadınlara lanet etti.der. Şakra r.a.'den merfuan; ise "Başlarını deve hörgücü gibi yapan kadınları gördüğünüzde, onlara hiçbir namazlarının kabul olmayacağını bildiriniz."der ehli sünnetin ayet ve hadise dayanan hükümleri ışığındaki tariflerini de içine alan biraz daha genişletilmiş haliyle ve genel hatlarıyla teberrüc tesettürün biraz daha gevşetilmiş taviz verilmiş halidir. yani kuran ve sünnetten soyutlanıp eskiye yani cahiliye adetlerine ircaldir. Yani dış elbiselerin inceltilerek içini göstermesi ,elbisenin kısaltılması,veya dış elbiselerin dışarı çıkıldığında kaldırılması, örtünün kendisinin zinet olması,elbiselerin süslü alımlı rengarenk olması,başörtülerin renkli renkli olup arkadan bağlanarak gerdanlıkların gösterilmesi veya sadece başörtüsünün başa sımsıkı bağlanarak boyunda toplanması.veya saçın bir kısmını açıkta bırakacak şekilde örtünmek.diğer zinetler olan göz yüz dudakların boyanıp kaşların alınması,elbise altında kalması gereken takıların teşhir edilmesi haliyle tenin görünmesi,kadının bütün bedenini belli edecek kadar dar ve ince giyinmesi,başı kapatıp altına daracık pantolonların giyilerek edep yerleri ve kaba etlerinin teşhir edilmesi.elbiseye koku sürülerek erkeklerin ilgi ve alakasını çekmesi,şöhret ve gösteriş elbisesine benzemesi.erkeklerle ihtilat halinde bulunması,elbiselerinin erkek elbisesine benzemesi.gibi haller teberrüce kapı açmaktadır.teberrüc de fitneye ve fücura ve günahlara ve haramlara zemin hazırlaması nedeniyle men edilmiştir

Muhabbet, Sevk ve Üns

  • katip

İnsanların yapmış olduğu şeyler fuzulî ve zârurî diye iki kısma ayrılır. Fuzulî olanı beslenmiş veya alınmış atlar gibidir; zira insanların çoğu, yaya yürümeye muktedir oldukları halde bu atları süs için edinirler. Zârurî olanı da yemek ve içmek gibidir. Biz burada fuzulî olanın çeşitlerini tafsilâtlı bir şekilde sayacak değiliz. Çünkü bunlar bir şekilde zabt u rabt altına alınabilir. Zarurî olanın da bazen miktarında, cinsinde ve vakitlerinde fuzûlîlik olur. Bu bakımdan zârurî olan şeylerin zühd yönünü beyan etmek gerekir. Zârurî olanlar yemek, elbise, mesken, ev eşyası, kadın ve mal olmak üzere altı tanedir.

Giriş

  • nesim

Gaybı bilen, kalplerin gizliliklerine muttali olan, büyük günahlardan vazgeçen, kalpler tarafından işlenen gizli ayıplara âgâh olan, niyetlerin gizliliklerini gören ve insanoğlunun içindeki gizli şeyleri müşahede eden Allah'a hamd olsun! O Allah ki, kâmil ve tam mânâsıyla yapılan amelleri, riya ve şirkten uzak olanı kabul eder. Çünkü O, tek başına melekûtun hâkimidir. Bu bakımdan O, her türlü ortaktan münezzehtir. Salât ve selâm, Hz. Muhammed'in, hiyânet ve iftiradan berî olan âlinin ve ashâbının üzerine olsun! Yarab! Onlara bolca selâm et!

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

BİRİNCİ BÖLÜM " Rütbe ve Şöhret Sevgisi "

  • nesim

Bu bölümde şöhretin kötülenmesi, nâmsızlığın fazileti, rütbenin kötülenmesi, rütbenin mânâ ve hakikati, maldan, rütbenin daha sevgili olmasının sebebi, rütbenin hakîkî değil de vehmî bir kemâl olduğu, rütbe sevgisinin övülen ve kötülenen kısımları, övgü ve sena sevgisindeki sebebi, kötülenmesindeki kerahiyeti, rütbe sevgisindeki tedavi usûlü, övgü sevgisindeki tedavi usûlü, kötülemenin kerahiyetinin tedavisi, övgü ve zemm hususundaki insanların değişik durumları izah ve beyan edilmiştir. Bu bakımdan bunlar on iki fasıldan ibarettir. Bu on iki fasıldan riyanın mânâları neşet eder. Bu bakımdan bunları daha önce sayıp belirtmek gerekir. Lûtfuyla, minnet ve keremiyle kulunu sevaba muvaffak kılan ancak Allah'tır!

1.Şöhret ve Nâm Salmanın Kötülenmesi

  • nesim

Allah Teâlâ seni ıslah eylesin. Bil ki rütbenin esası nâm ve şöhretin yayılmasıdır. Bu ise kötüdür. Aksine övülen nâm ve nişansızlıktır. Ancak dininin neşri için Allah Teâlâ tarafından şöhrete ulaştırılan ve şöhrete ulaşmak için hiçbir zorluk ve çaba harcamayan bir kimse bu hükmün dışındadır.

Enes, Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder:

insanlar tarafından dini ve dünyası hakkında parmakla gösterilmek, şer yönünden kişiye yeter de artar! Bundan ancak Allah Teâlâ'nın koruduğu bir insan müstesnadır.2

Câbir Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder:

2.Şöhret Sahibi Olmamanın Fazileti

  • nesim

Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Nice saç ve sakalı karışık, toz toprak içerisinde bulunan, yırtık pırtık elbiseye bürünmüş olan ve kendisine iltifat edilmeyen kişi vardır ki, eğer Allah'tan istese ve 'şöyle yap' dileğinde bulunsa muhakkak Allah Teâlâ, onu isteğinde mahrum etmez ve dâvetine icâbet eder. Onlardan biri de Berrâ b. Mâlik'tir.7

İbn Mes'ud, Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder:

Nice yırtık elbiseye bürünmüş ve kendisine iltifat edilmeyen kişi vardır ki, eğer Allah'tan istese, muhakkak Allah onun isteğini verir. Eğer 'Ey Allahım! Ben senden cenneti istiyo-rum!' dese, Allah ona cenneti verir. Oysa Allah Teâlâ dünyadan ona hiçbir şey

3.Rütbe Sevgisinin Kötülenmesi

  • nesim

İşte âhiret yurdu! Onu yeryüzünde böbürlenmek ve bozgunculuk yapmak istemeyen kimselere veririz. (Güzel) sonuç, sakınanlarındır (Kasas/83)

Görüldüğü gibi Allah Teâlâ, bozgunculuk yapma ile gururlanmayı bir arada zikretmiş ve bu iki kötü sıfattan arınan kimselere cennetin verileceğini beyan buyurmuştur.

Kimler dünya hayatını ve süsünü isterse, onlara oradaki amellerinin karşılığını tamamen öderiz ve onlar orada hiç- bir eksikliğe uğratılmazlar. Ama onlar öyle kimselerdir ki ahirette kendilerine ateşten başka birşey yoktur. Yaptıkları ameller boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmış oldukları şeyler boştu.(Hud/15-16)