15 Ocak 2007 tarihli konular

Huşû'un (Kalb Huzurunun) Fazileti

  • katip

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır;
O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.(Tâhâ/14)

Sakın gafillerden olma! (Âraf/205)

Ey iman edenler! Sarhoş olduğunuzda, ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın!(Nisâ/43)

Ayetteki sarhoşluk, bazı âlimlere göre dünya hayatına gösterilen ihtimamdan, bazılarına göre de dünya sevgisinden gelen sarhoşluktur.

Vehb b. Münebbih37 'Ayetteki sarhoşluk tabirinden zahirî mânâ murad edilmektedir' demiştir.

Bu zata göre, ayet dünya sarhoşluğuna dikkat çekmektedir. Çünkü ayette 'namaza sarhoş olarak niçin yaklaşılmayacağı'nın sebebi 'Ne söylediğinizi bilinceye kadar..' sözleriyle beyan edilmiştir. Nice namaz kılanlar vardır ki içki kullanmadıkları halde namazda ne okuduklarını bilmezler.

Mescidin ve Namaz Kılınan Yerin Fazileti

  • katip

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve son güne iman eden kimseler tamir eder.(Tevbe/18)

Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur:
Katâk (bağırtlak) adlı kuşun yuvası kadar da olsa bir cami yapana Allah Teâlâ, cennette bir saray inşa eder.50

Mescidlerle ülfet edene (dostluk kurup kaynaşana), Allah da ülfet eder.51

Herhangi biriniz mescide girdiğinde oturmadan evvel iki rek'at namaz kılsın.52

Cami komşusu için, (kâmil) namaz, ancak camide kılınan namazdır.53

Biriniz namaz kıldığında, yerinden kalkmadıkça melekler ona şöyle dua ederler: 'Yâ rabbi! Rahmetini bu kulun üzerine indir! Yâ rabbi! Bu kuluna rahmet eyle!... Yâ rabbi! Bu kulunu affeyle!' Kişi konuşmadıkça veya mescidden çıkmadıkça meleklerin bu duası devam eder.54

Namaza Tekbir ile Başlamanın ve Tekbirden Önce Yapılması Gereken Zâhirî Amellerin Keyfiyeti

  • katip

Namaz kılmak isteyen kimsenin abdest aldıktan, beden, mekân ve elbise temizliği yaptıktan ve diz kapağından göbeğine kadar olan avret mahallini örttükten sonra kıbleye yönelip dimdik durması ve ayaklarını aralıklı tutup bitiştirmemesi uygundur. Bu vaziyette durmak kişinin fıkıh bilgisinin ölçüsüdür.

Hz. Peygamber namazda safn ve safdı yasaklamıştır. Safd, iki ayağı bitiştirmek demektir; nitekim şu ayeti kerimede bu anlamda kullanılmıştır:
O gün mücrimleri (şeytanlarıyla birlikte) ayakları zincirlerle birbirine bağlanmış olduğu halde görürsün... (İbrahim/49)

Namazda Yasak Olan Hususlar

  • katip

Hz. Peygamber şunları yasaklamıştır:
1. Safn
2. Safd (Bu iki terimin mânâsı daha önce zikredilmişti)
3. İka64
4. Sedl65
5. Keff66
6. İhtisar67
7. Salb68
8. Muvâsele69
9. Hâki'nin namazı70
10. Hâkibin namazı71
11. Hâzik'in namazı72
12. Acıkmış kişinin namazı
13. Öfkelinin namazı
14. Yüzünü örtenin namazı,73

İka: Lugatçılara göre, kalçaları üzerine oturup dizlerini dikerek köpek oturuşu gibi ellerini yere koymak; hadîsçilere göre, baldırları üzerine oturup ancak ayaklarının parmakları ile dizlerini yere değdirmek demektir.

Farzların ve Sünnetlerin Açıklaması

  • katip

Ahiret yolcusunun gözetmekle vazifeli olduğu farz, sünnet, âdâb ve heybetleri kapsamaktadır; zikredeceklerimizin onikisi farzdır:
1) Niyet.
2) Tahrim tekbiri.
3) Kıyam (ayakta durmak).
4) Fâtiha'yı okumak.
5) Rükûda istikrara kavuşacak ve ellerinin ayası dizlerine
değecek kadar eğilmek.
6) Rükûdan, sırtının kemikleri düzelecek derecede rükûda
kalkmak.
7) Secdeye, istikrar bulacak derecede varmak (secdede iki elin yere konması farz değildir).
8) Birinci secdeden, belini doğrultacak derecede kalkmak.
9) Son teşehhüdde oturmak.
10) Son teşehhüd.
11) Son teşehhüdde Râsûlullah'a salavât-ı şerife getirmek.

Kalbin Amelinden Olan Bâtınî Şartlar

  • katip

Bu bölümde, namazın huşû ve kalp huzuruyla olan bağlantısını açıklayıp, sonra bâtınî mânâlarını ve bu mânâların hududlarını, sebep ve ilâçlarını zikredeceğiz. Âhiret azığı olmaya elverişli bir hale gelmesi için namazın her rüknünde hazır bulundurulması gereken mânâların tafsilâtını vereceğiz.

Namazda Huzur ve Huşû Şarttır
Bunun birçok delilleri vardır. Şu ayet bu delillerden biridir: Beni anmak için namaz kıl! (Tâhâ/14)

Bu emrin zahirinden Allah'ı anmanın vâcib olduğu anlaşılır. Gaflete dalmak ise, anmaya zıt düşmez mi? (O halde huzur şarttır.)

Namazın Tamamlayıcısı Olan Bâtınî Mânâlar

  • katip

Bu mânâların tafsilâtlı beyanı, uzun ibarelere muhtaçtır. Fakat hülâsası altı cümle ile şu şekilde ifade edilebilir:
1. Kalp huzuru
2. Tefehhüm (anlayış)
3. Tâzim
4. Heybet
5. Reca
6. Haya

Önce bunların tafsilâtını, sonra sebeplerini, daha sonra da nasıl elde edileceklerini beyân edelim.

Kalp Huzuru
Kalp huzurundan gayemiz; kişinin kalbinin, yaptığı ibadet ve okuduğu Kur'an'dan başka herşeyden tahliye edilmesiyle birlikte yaptığı hareket ve okuduğu Kur'an'ın bilgisiyle dolmasıdır. Beden bunları yaparken fikir de başka şeylerle meşgul olmamalıdır. Fikir başka şeylerle meşgul olduğu halde kalp, yaptıklarını hatırdan çıkarmasa tamamen gafil sayılmadığı gibi kalp huzuru da hasıl olmuş sayılır. Kelâmın mânâsını anlamak ise, kalp huzurunun da ötesinde birşeydir.

Bu Altı Mânânın Sebepleri

  • katip

Kalp Huzuru'nun Sebebi
Kalp huzurunun sebebi 'himmet'tir. Çünkü senin kalbin, himmetine tâbidir. Kalp, neye karşı ihtimam duyarsan ve seni en fazla ne alâkadar ederse ancak onunla hazır olabilir. Herhangi bir iş seni sıkı bir şekilde ilgilendirirse,ister istemez kalbin orada da hazır bulunur; kalp bu şekilde yaratılmış, tasvir edilmiş ve musahhar kılınmıştır. Kalp namazda hazır değilse, faaliyetten düşmüş sayılmaz. Aksine o zaman da himmetinin sarfolunduğu dünya emirlerinde cevelân etmektedir. Kalbin izharı için gerekli çare, himmetini namaza sarfetmendir. İstenilen hedefin namaza bağlı olduğunu idrâk etmedikçe himmetini namaza sarfetmeye muvaffak olamazsın. Şöyle ki, âhiretin daha hayırlı ve devamlı olduğuna inanacak, buna götüren yolun da namaz olduğunu kabul edeceksin. Bu hakîkat, dünyanın, ahirete nisbetle hakir ve dünya hayatının da geçici olduğu bilgisine bağlandığı zaman, bütün bunlardan fâriğ olup namazda kalp huzuru hâsıl olur.

Kalp Huzuru'nu Temin Edecek Çareler

  • katip

Mü'minin Allah'ı tâzim etmesi, Allah'tan korkması, rahmetini umması, kusurlu olduğu için O'ndan utanması ve iman ettikten sonra bu vasıflardan ayrılmaması gereklidir. Bu sıfatların, mü'mindeki kuvvet derecesi, yakînin kuvveti nisbetinde olmalıdır, Mü'minin namazda bu sıfatlardan ayrılmasının sebebi, fikrinin dağınıklığı, kalbinin münacaattan uzaklığı ve namazdan gafil oluşu olabilir. Mü'mini namaz hususunda gaflete düşüren ancak oyalayıcı vesveselerdir. Bu bakımdan kalbin ihzarı için faydalı olan tedavi, ancak bu vesveselerin defedilmesidir; zira sebebi ortadan kaldırılmadıkça birşeyin yokedilmesi mümkün değildir. O halde ortadan kaldırılması istenilen unsurun sebebini bilmelisin. Vesveselerin doğuş sebebi ya zâhirîdir ya da bâtınî (gizli )dir. Hâricî sebep, kulağın işittiği veya gözün gördüğü şeylerdir. Zira bu şeyler insanın himmetini elinden kaçırıp kendisine tâbi kılar ve istediği şekilde tasarruf eder. Bu tasarruftan sonra insan fikri, kendisini meşgul eden unsurdan bir başkasına intikal etmek suretiyle daldan dala atlar. Görmek ise, düşünmeye sebeptir. Düşüncelerin bir kısmı diğerinin doğmasına vesile olur. Niyeti kuvvetli ve himmeti yüce olan kimseyi, duyularının üzerinde cereyan eden hâdiseler meşgul edemez. Fakat zayıf bir insanı meşgul edeceği kesindir. Bunun tedavisi ise sözkonusu sebepleri önlemeye bağlıdır.

Bâtınî Sebepler

  • katip

Bunlar kalbe, zâhirî sebeplerden daha fazla tesir ederler; zira himmeti dünya vâdilerinde dağılmış olan kimsenin düşüncesi hiçbir zaman bir merkezde toplanamaz; daimi bir şekilde daldan dala atlar. Böyle bir insan için gözlerin yumulması fayda vermez; çünkü namaza başlamadan evvel kalbine giren vesveseler kendisini meşgul etmeye kâfi gelir de artar bile... Böyle bir insan için çıkar yol, nefsini, namaz içinde okuduğu Kur'an'ın mânâsını anlamaya zorlaması ve onunla meşgul etmesidir. Tahrimi getirmezden evvel nefsine âhireti, Allah Teâlâ'ya münacaatta bulunmakta olduğunu, Allah huzurundaki duruşun tehlikesini ve kıyametin korkunç manzarasını hatırlatmak suretiyle namazda okunan Kur'an'ın anlaşılmasına yardımcı olabilir. Namaz için tahrim tekbirini almazdan önce, kalbe câzip görünüp, makbul olan dünyevî meşgaleleri oradan çıkarmaya çalışmalıdır. Kalbinin meşguliyetine sebep olacak hiçbir şeyi orada bırakmamaya dikkat etmelidir.

Namazın Rükün ve Şartlarının İcrası Anında Kalpte Bulundurulması Gereken Şeyler

  • katip

Eğer sen, âhireti isteyenlerdensen, herşeyden evvel namazın şart ve rükünlerinde bulunan ikazlardan gafil olmaman gerekir. Namaza girmezden evvel gereken şartlar şunlardır:
1) Ezan
2) Taharet
3) Setr-i avret
4) İstikbâl-i kıble
5) Kıyam
6) Niyet

Ezan
Müezzinin sesini işittiğin zaman kalbinde kıyamet gününe mahsus ezanın vereceği korkuyu ihzar etmeli, zâhir ve bâtınınla bir an önce icâbet etmeye hazırlanmalısın. Çünkü kıyamet gününde huzur-u Rabbâniye iltifatla ancak dünyada müezzinin davetine icâbet edenler, dâvet olunurlar. Kalbini bu çağrıya göre ölç! Eğer sürur ve muhabbetle dolu ve bu dâvete icâbet etmek hususunda istekli olduğunu müşahede edersen, bil ki kazâ ve cezâ gününde sana müjde ve zafer davetiyesi gelecektir. Hz. Peygamber, 'Ey Bilâl! Bizi rahata kavuştur!' buyurmakla bu hikmete işaret etmiştir. Yâni bizi, namaz ve onun davetiyesi olan ezanla rahata kavuştur. Çünkü Rasûlulllah'ın gözünün aydınlığı namazda idi; en büyük zevkine onunla erişirdi.

İstiftah (Açılış) Duası

  • katip

Bu duanın ilk kelimeleri şunlardır: 'Veccehtü vechiye lillezî fe-terassemâvâti ve'l-ard'.

Yüz mânâsına gelen Vech'ten murad, zâhirî yüz değildir; çünkü sen zâhirî yüzünü kıbleye çevirmiş durumdasın; Allah Teâlâ ise, cihetten münezzehtir. Cihet kabul etmez ki, sen, zâhirî yüzünü O'na çevirmiş olasın. Yer ve göklerin yaratıcısına ancak kalp yüzüyle yönelinebilir. O halde ev ve çarşıda bulunan şehvetlerine tâbi olan kalbinin hedefinin onlara mı yoksa göklerin yaratıcısı Allah Teâlâ'ya mı yöneldiğini tedkik et. Sakın münacaatının daha başında yaradanın huzuruna yalanla çıkma. Kalbin, yüzünün mâsivadan kurtulmadıkça Allah Teâlâ'ya teveccüh etmeyeceğini bil. Öyleyse derhal cüz'î bir zaman için de olsa kalbinin Allah'a yönelmesini sağlamaya bak. Hiç olmazsa böylece ilk anda sözünün doğruluğunu isbatlamış olursun.

Kıraat Hususunda İnsanlar Üç Sınıfa Ayrılır

  • katip

1. Dili çalışan fakat kalbi gafil olan kişiler.
2. Kalbi çalışan diline tâbi olan, okuduğunun mânâsını anlayan, sanki başkasından dinliyormuş gibi olan kişiler ki bu, ashâb'ul-yemîn in derecesidir.
3. Kalbi herşeyden evvel mânâlara nüfuz eden, sonra da dili kalbinin hizmetçisi ve tercümanı olan kişiler.
Dilin, kalbin tercümanı olması ile muallimi olması arasında fark vardır. Mukarrebin zümresinin dili kalplerinin tercümanıdır. Onların kalpleri dillerine tâbi değildir. Namazda okunan ayetlerin mânâları ise şöyledir:
'Bismillâhirrahmânirrahim' dediğin zaman, Allah'ın kelâmına 'besmele' ile teberrüken başladığını niyet eyle! Bil ki, besmelenin mânâsı şudur: 'Bütün işler ancak Allah'ın yardımıyla olur'. İsimden gaye müsemma ve zattır.

Rükû ve Secde

  • katip

Rükû ve secdeleri yaparken Allah Teâlâ'nın azamet ve kibriyâsını yeniden hatırlamalısın. Rükû ve secdeye varmak için (Şâfiî mezhebinde olduğu gibi) ellerini kaldırdığında yeni bir niyetle Allah'ın azabından, affına sığınmayı talep etmelisin. Böyle yap-makla Rasûlullah'ın sünnetine de tâbî olduğunu ispat edersin. Sonra rükûa vardığında Allah'ın karşısında zillet ve tevâzuunu bir kere daha göstermelisin. Kalbinin incelmesine, korkunun yenilenmesine gayret sarfetmelisin.

Mevlâ'nın galibiyyetiyle beraber kendinin zilletini; kendi zayıflığınla beraber O'nun yüceliğini aklından çıkarmamalısın!

Teşehhüd

  • katip

Teşehhüd için otururken edebli olmaya dikkat et. Sarâhatle ve açıkça kıldığın bütün namazların ve sahip olduğun temiz ahlâkın Allah Teâlâ'ya mahsus olduğunu ifade eyle; mülkün de O'na ait olduğunu söyle. İşte ettahiyyat'ın mânâsı budur.

Kalbinde Rasûlullah'ın (s.a) mübarek şahsını hazır bulundur ve 'Ey Peygamber! Allah'ın selâmı rahmet ve bereketi senin üzerine olsun' de! Bunu söylerken de niyetinde bu selâmın Rasûlullah'a iletildiğini ve ondan sana daha güzel bir selâmın geldiğini kesinlikle tasdik eyle.

Sonra kendi nefsine ve Allah'ın bütün salih kullarına selâm ver. Sonra da Allah Teâlâ'nın, selâmına, onlara vekâleten salih kulları adedince karşılık vereceğini düşün. Bundan sonra da Allah'ın birliğine, Hz. Muhammed'in peygamberliğine şehâdet getir. Allah ile senin aranda bulunan ahdi, şehâdetin iki kelimesini söylemek suretiyle yenile. O kaleye yeniden sığınmaya çalış. Namazının sonunda da tevazu, huşû, yalvarma ve kabule kesinlikle inanarak Hz. Peygamber'den vârid olan duayı oku. Ebeveynini ve diğer mü'minleri de bu duâna ortak et. Birinci selâmı verirken melekler ve orada bulunanlar üzerine selâm vermeyi kasteyle ve selâmla namazının sona erişine niyet eyle.