17 Ocak 2007 tarihli konular

Hutbe'nin Sünnetleri

  • katip

Güneş tam göğün ortasından batıya doğru yöneldiği, müezzin ezanı okuduğu ve imamın da minbere çıkarak oturduğu zaman tahiyye-t'ül-mescid namazı hariç namaz kılma faslı sona ermiştir. Konuşma faslı ise hutbenin açılışıyla sona erer.

Hatib minbere çıkıp yüzünü cemaata çevirdiği zaman, selâm vererek oturur; cemaat de onun selâmına karşılık verir.

Müezzin ezanı okuyup bitirince, hatib sağa sola bakmaksızın, kılıcının kabzasıyla veya bastonuyla ya da minberin trabzanlarıyla oynamaksızın ellerini, namazda olduğu gibi birini diğerinin üzerine bağlayarak yüzünü cemaata çevirir ve iki hutbe irad eder. Bu iki hutbe arasında hafif bir oturuş yapar. Hutbe okurken cemaatin anlayamayacağı garip kelime ve lugatları kullanmamaya dikkat etmelidir. Hutbeleri fahiş bir şekilde uzatmamalı ve teganni yapmamalıdır. Hutbe, derleyici, beliğ ve kısa olmalıdır. İkinci hutbede bir ayetin okunması da müstehabdır. Camiye hutbe okunurken giren bir kimse cemaata selâm vermemelidir. Şayet böyle bir selâm verirse, cevap vermek şart değildir. Ancak işaretle cevap vermek güzeldir. Hutbeyi dinleyen bir kimse, aksıranlara dua etmek sûretiyle cevap vermemelidir. İşte bütün bunlar hutbenin sahih olmasının şartlarıdır.

Cum'anın Vücübü

  • katip

Cum'anın Vücûbu
Cum'anın vâcib olması için gereken şartlar şunlardır:
1- Erkek olmak.
2- Bâliğ olmak.
3- Akıllı olmak.
4- Müslüman olmak.
5- Hür olmak.
6- Bu vasıflara sahip kırk erkeğin bulunduğu bir mahalde bulunmak.
7- Sakin bir zamanda; gür sesli bir müezzinin şehirde okuduğu ezanın duyulabileceği bir mahallin sakinlerinden olmak. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Cum'a günü namaza çağrıldığınızda herşeyi bırakıp Allah'ın zikrine koşunuz ve alış-verişi bırakınız!' (Cum'a/9)

Yukarıda zikrolunan vasıflara sahip kimseler için, şu özürlerden dolayı cum'a namazının terkinde ruhsat vardır:

Sırasıyla Cum'anın Âdâbı

  • katip

Bunlar on maddede toplanmıştır:
1. Perşembe gününden itibaren kişi cum'aya hazırlanmalıdır. Kalbiyle onu kılmaya hazır olup faziletini karşılanmalıdır. Bunun için de perşembe günü ikindi namazından sonra tesbih, istiğfar ve dua ile meşgul olmalıdır; çünkü bu saat fazilet bakımından cum'a gününde meçhul bırakılan saate denktir.
Seleften bazıları 'Kulların mûtad rızkından başka, Allah Teâlâ'nın bir fazilet ve ikramı vardır ki bunu yalnızca perşembe günü öğleden başlamak üzere cum'a günleri kendisine yalvaran kullarına verir' demişlerdir.