2007 yılı Ekim ayı konuları
Uluslararası meşhur Nasreddin Hoca fıkraları
Ülkemizde yaygın olan Nasreddin Hoca fıkraları
Musa Gelici-Hak Yolunda- Albümü
istiğfar
Kötülükten kaç
İstiğfar eyle
Ellerini aç
İstiğfar eyle
De ki Allah bir,
Nurlansın kabir
Yıkılsın kibir
İstiğfar eyle
Allah’a dayan
Nur ile boyan
Ölmeden uyan
istiğfar eyle
Büyüktür Hâlık
Gel huzura çık
Kapısı açık,
İstiğfar eyle
Şehadet getir
Hak yoluna gir
Kalmasın hiç kir
İstiğfar eyle
Herkese kanma
Vakit var sanma
Ateşte yanma
İstiğfar eyle
Aman arkadaş
Nefsinle savaş
Akıt gözden yaş
İstiğfar eyle
Akla güvenme
Malla övünme
Evlilik nedir?
Evlilik bir sanattır; ailemizdeki mutluluğumuzu sürdürebilmemizde sanatımızı nasıl icra etiğimizle yakından ilişkilidir. Hangi dallarda mı sanatımızı göstermemiz gerekli, gelin kısaca göz gezdirelim.
Evlilik, güzel ve etkili konuşma sanatıdır. Güzel görebilme ve güzel düşünebilme becerisidir. Karşınızdakini anlayabilme (empati) ve kendinizi anlatabilme yeteneğidir. Karşınızdakinde görmek istediğiniz bütün güzellik, iyilik, olgunluk hallerini önce kendinizde gerçekleştirmeye çalışmadıkça hiçbir şey istediğiniz gibi gitmeyecektir.
Aradığınız niteliklerde bir insan bulma gayretinden önce aranılan niteliklere sahip bir insan olmayı gaye edinmeliyiz.
Henüz evlenmemiş olanlar, kendinizi mutlaka evlilik öncesi becerilerle donatmalısınız. Evlenmiş ve bu yolda epeyce ilerlemiş olanlar, sizi rahatsız eden ve yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, evlilikle ilgili becerilerinizi kontrol etmeye başlamanın tam sırası.
Zekât, İslâm'ın Köprüsüdür
Zekâtın fertlere ve topluma kazandırdıkları
Herkese hayır duâ
Ey Oğul!
Oğul, akıl durur kader yol alır bilmelisin.
Zorluğu yenmek çok zor, az gülmelisin.
Buna olta derler, bir adım gitme sakın ha.
Anne balık nasihat ediyor oğluna.
Ucunda ki yeme aldanma, yutarsan yanarsın.
Şuna çarpma derler, takılırsan kurtulamazsın.
Kunuşurlarken bir avcı atmaz mı serpme ağını.
Ne gelir elden faydası yok, ısırsan parmağını.
Yavrucak soruyor,üzerimize atılan nedir anne?
Yavrum bunada tepeden inme derler bak dinle.
Kaza geldimi göz kör olur, gayri sakınılmaz.
Ecel ağı düştümü, hiç bir canlı kurtulmaz.
Eğer anlarsan, bir musibet bin nasihatten yeğdir.
Kibir iblise mahsutur, doğru söze ne denir.
İçel / Mut 1988
Ali Kılıç Kakiz
Gönül Pınarı Efendimiz
Köy köy, çadır çadır, söylerdi kasideler.
Yaptığı fedakârlıklar, asırlara eş değer.
Cennetin gülü, gönül çiceği Şeyma’dır meğer.
Nur dağına yemek getiren Hatice annemizdi.
Uzaklaşıyor gibi bir taşın arkasına gizlenirdi.
Saatlerce efendimizi orada bekler gözlerdi.
Bitmeyen sevdalar iki bedende tek bir ruhtur.
Haticetül - Kûbra kadar bana iyilik eden yoktur.
İnananların dev ahlâk ufukları ne yüce ne hoştur.
Bakışların mana dolu güzellik, ey Allah’ın habibi.
Alemlere gönderilen hem Resûlsün hem nebi.
Sen Gönüllerin pınarı Havzı Kevserin sahibi.
Mekke / Arafat dağı 1400H.
Ali Kılıç Kakiz
HARAM BAKIŞLAR
Çok kıymetli mücevherlerin boş şeylerde harcanması gibi, o paha biçilemeyen gözler şimdilerde yaratılışına taban tabana zıt bir şekilde, en ziyade “haramları temaşa” fiilinde kullanılmakta ve sahibini nefsinin esiri yapıp düşünmez, akletmez, ulvî hislerden mahrum sefil ve rezil bir köle; sapık ve sapkın bir ruh hastası yapmaktadır.