2007 yılı Kasim ayı konuları

Simuzer

  • burakhakan

Büyük çinar bir kiyidaydi, küçük çinar öbür kiyida. Aralarinda bir irmak akardi. Birbirlerine bir irmak kadar yakin, ama bir irmak kadar da uzaktilar.

Büyük çinar olgundu, ergindi, deneyimliydi, adi Zer'di. Küçük çinar ise, tazeydi, canliydi, adi Sim'di. Ikisini ayiran irmagin ismini Firak koymuslardi.

Çevrede baska agaç yoktu sanki. Onlar sadece birbirlerini görür, sever, özler ve isterlerdi. Baharda süslenir, yazda yapraklanir, güzün sararir, kisin soyunurlardi.

Filizlenip yapraklanmalari kavusma arzusundandi, sararip solmalari ayrilik acisindan. Kar, firtina, ayaz oldumu, Zer, Sim için üzülür, Sim de Zer için kaygilanirdi.

Tek dilekleri vardi: Kavusmak! Ayaklari yoktu ki kossunlar birbirlerine, kanatlari yoktu ki uçsunlar. Hiç olmazsa birisi irmagi geçebilseydi! Hayir, imkansizdi bu.

"Yanyana olsak!" derdi Zer.

"Cancana yasasak!" derdi Sim.

Günes etrafi aydinlatmaya basladimi neselenir, battimi üzülürlerdi. Gerçi karanlik da engel olamiyordu onlara. Sabahlara kadar hayaller kuruyor, rüyalar görüyorlardi.

merhaba

  • burakhakan

merhaba..
tesadüfen buldum siteyi.ve aranıza katıldım.çok güzel çok hoş...Rabbim yar ve yardımcınız olsun...

Kırılsın Mağrurların Gururu

  • cidde

İman zayıflar,nur söner kara yüzlülükten.
Dili evet der,söylemez yürekten.
İnadına bu kadar dayatan, ayak direten.
Nerde kerem,nerde haya,nerde ayıp örten.

Fazla güvenme bu dünyanın temeli çürüktür.
İmanları boğazlarından aşmaz,amelleri sönüktür
Kaldırdıkları toz ve fitneler kendilerine yüktür.
Nerde kerem,nerde haya,nerde ayıp örten.

Kurtul,yokluk aleminde ki şüphe ve terettütden
Neden bağırıp duruyorsun, körlüğüne rağmen.
Mala mülke soya sopa güvenen, nazlanan sen.
Nerde kerem,nerde haya,nerde ayıp örten.

İstanbul / 2002


Ali Kılıç Kakiz