2008 yılı Mayis ayı konuları

Çocuğun kişilik yapısını keşfedip tanımak

  • Gaye

Çocuktan gelen duygusal mesajları doğru okumanın temel şartlarından biri, çocuğun kişilik yapısını tanımak, bir anlamda onu keşfetmektir. Kişiliğin; doğuştan getirilen genetik özelliklere sonradan eklenen duygu, düşünce ve davranışlar bütünlüğü olduğunu biliyoruz. Bu yüzden kişilik, 0-6 yaş grubundaki çocuğun gelişiminde oldukça önemli bir yer tutar. Çocuğunuz hassas ve alıngan mı, sessiz ve sakin mi, yoksa hareketli ve yaramaz mı? Koyduğunuz sınırları aşmaya mı çalışıyor, yoksa kabulleniyor mu? Nasıl tepki veriyor? Davranış örüntüleri neler? Tüm bunlar çocuğun kişilik özelliklerini oluşturur.

Çocuğunuzun Motor Gelişimini Biliyor musunuz?

  • Gaye

Çocuğun motor gelişimi onun kendi başına gerçekleştirdiği fiziksel gelişimdir. Emzirirken saçınızı çekiştirmesi, biraz daha büyüdüğünde her şeyi tutmaya çalışması, gördüğü her şeye dokunma isteği, bir süre sonra bulduğu ve uzanabildiği eşyaları ağzına götürmesi, sonraları evdeki eşyalarla oynaması, onlara dokunması, yere atması, fırlatması ve 1 yaş dolaylarında ayak ve bacaklarım da kullanarak bunlara tekmeler atmaya girişmesi, motor gelişim sürecinin yapısında olan davranışlardır. Yine bu dönemde çocuk emeklemeye, bir yerlere tutunarak evin içinde gezmeye ve sonunda yürümeye başlar. Çocuğun motor gelişimi fiziksel gücünün artışıyla doğru orantılıdır denilebilir. Çocuğun gücünün artması, kilo alması, boyunun uzaması, kemik ve kaslarının güçlenmesi, eklemlerindeki hareket yeteneğinin gelişmesi, motor gelişim sürecinin bir parçasıdır.

Çocuğunuzun Bilişsel Gelişimini Biliyor musunuz?

  • Gaye

Çocuğun bilişsel gelişimi, motor ve duyusal gelişim sürecinde elde ettiği deneyimleri zihnine kaydetmesi ve bu kayıtları değerlendirmesidir. Bu kayıtlara bakacak olursak; nesneler arası ilişki kurma, bağlantıları keşfetme, neden-sonuç ilişkilerini değerlendirme süreçlerini görebiliriz. Anne-baba, çocuk için "Ama daha 2 yaşında, henüz 3 yaşında" diye asla düşünmemelidir. Kişiliğin temeli 0-6 yaşlarda atılıyor. Bu hiçbir zaman unutulmamalı.

Çocuğun bilişsel gelişim döneminin özelliklerini bildiğiniz zaman onun duygusal mesajlarını doğru okursunuz. Çocuk artık keşif alanlarını daha da genişletiyor, yeni ilgi alanları oluşturuyor ve bu anlamda da sizi daha da zorluyor olacaktır. Eline geçirdiği bir sopayı at yapması, kibrit kutularından ev yapması, saç fırçasını mikrofon yapması, tencerenin kapağından direksiyon yapması, ayakkabıları ardı ardına dizerek tren yapması, kaşıklardan kürek yapması her ne kadar sizin hoşunuza gitmese de, o tüm bunları yaparak kendisini geliştirmeye çalışıyor. Bu arada kullandığı eşyalar kendisine zarar verecek cinsten ise, onları hemen ortadan kaldırın.

Anne-baba olmak ne kadar zor değil mi?

  • Gaye

Çocuk 4-5 yaşlarına geldiğinde sınıflamalar yapmaya başlar| Çorabını, kazağını giysiler, kediyi, köpeği, karıncayı hayvani topları, bebekleri oyuncaklar diye gruplamaya başlar. Tam olarak değil ama yavaş yavaş takım ruhu oluşmaya başlar. Kızlar erkekler gibi gruplaşmalar da görülür.

Çocuğunuzun Dil Gelişimini Biliyor musunuz?

  • Gaye

İnsanı diğer canlılardan ayıran tek bir gelişim süreci var, o da dil gelişimi. Hayvanlarda motor ve duyusal gelişim sürecinin olduğunu biliyoruz. Oysa dil gelişimi sadece insanda var. Hepimiz sosyal varlıklarız ve birbirimizle iletişim kurmaya ihtiyacımız var. Birbirimizle iletişim kurmanın tek yolu; karşı tarafa duygu, düşünce ve isteklerimizi net ve açık bir şekilde ifade etmek.

Konuşmak kendimizi açıkça ifade etmenin zorunlu şartı. Konuşmadan ne yetişkinler ne de çocuklar iletişime geçebilir.! Konuşmazsak çocuğumuz bizi anlamayacağı gibi, çocuğumuz, konuşmazsa biz de onu anlamayız. Ancak bazen beklentiler o j kadar yoğundur ki, önyargılar o kadar çoktur ki, anne-baba kendi doğrularına o kadar tutunmuştur ki, çocuk konuşsa bile anlaşılmaz ya da yanlış anlaşılır.

Çocuğunuzun Psikososyal Gelişimini Biliyor musunuz?

  • Gaye

Her anne-baba çocuğunun çevreyle uyumlu bir birey olmasını ister. Kendisini doğru değerlendirebilen, duygularını doğru anlamlandıran ve bu çerçevede çevresiyle uyum içinde olan çocuklar yetiştirmektir, anne-babanın hedefi ve hayali. Psikososyal gelişim diye adlandırdığımız bu kendini gerçekleştirme ve çevreye uyum süreci, çocuk daha çok küçük yaşlarda iken başlar. Çocuk bebeklik döneminde başlattığı refleksleriyle kurduğu iletişimi motor gelişimi, yani hareketleriyle çoğaltırken, duyularıyla geliştirir, bilişsel gelişimiyle arttırır ve dil gelişimiyle de zenginleştirir. Bütün bu gelişim süreçlerinde çocuk, kendi dünyasını ve çevresini algılamaya ve anlamaya çaba gösterir. Her çocuk sosyal gelişiminin içinde kişiliğine bulunan olumlu katkılardan faydalanmaya çalışır.

Çocuğun psikososyal gelişimini desteklemek

  • Gaye

Hem anne olmayı öğrenmek, hata yapmamaya çalışmak, hata yapma kaygısını hep yüreğinde taşımak, hem de çocuğun gelişim süreçlerine olduğu gibi psiko-sosyal gelişimine de olmak size yoğun bir sorumluluk gibi gelebilir. Kesinlikte haklısınız.

Meslek hayatım boyunca, terapi odasına girip de "Sanırım, iyi bir anne olamayacağım" diye ağlayan ya da telefonun diğer "tikim hanım, sanırım ben bu işi beceremiyorum" diye feryat eden annelere çok rastladım, hâlâ rastlıyorum.
Gerçekten de kolay bir uğraş değil anne olmak. Hele eşinizle aynı frekansta değilseniz işiniz daha da zor. Ne yazık ki, çoğu kez eşiniz sizinle aynı düşüncede olmayabiliyor. Siz çocuğunuza hoşgörülü yaklaşırken eşiniz bu tutumunuzu abarttığınızı söyleyebiliyor ya da sizin aşırı koruyucu davrandığınızı söyleyerek acımasız eleştirilerde bulunabiliyor. Bu da sizin zihniniz ikarıştırmaya ve yüreğinizi sarsmaya yetiyor.

Sevgi anneden, güven babadan

  • Gaye

Arkadaşlarına ya da öğretmenine "En güzel anne benim annem" ya da "En güçlü baba benim babam" demeyen çocuk var mıdır? Kaç çocuk, "Benim annem senin annenden daha güzel", "Benim babam senin babam döver" cümlesini gururla söylememiştir? Çocuğun iç dünyasında güzel anne tanımlaması gi duygusunu, güçlü baba tanımlaması da güven duygusunu simgeler. Daha sonraları en güzel yemek yapan anne, en güze giyinen anne, en hızlı araba kullanan baba, topu en uzağa atan baba, uçurtmayı en yükseğe çıkaran baba gözlemleri çocuğu anne-babasında pekiştirdiği sevgi ve güven duygularının daha geliştirilmiş saptamaları olarak karşımıza çıkar.

Annenin sevgi ve şefkati, babanın gücü ve koruyuculuk çocuğun kişilik gelişimde çok önemli bir rol oynarken, çocuk aynı zamanda bu iki duygunun rehberliğinde hayatı anlamlandırmaya, tanımaya ve bu iki duyguyu kendi kişilinde oluşturup büyütmeye başlar. Tüm bu duygu alışverişi sırasında çocuk sevildiğim ve güvenildiğini de hissetme gereksinimi duyar. Bütün psikolojik rahatsızlıkların temelinde, sevgi ve güven duygusunun eksikliğinin yattığını biliyor muydunuz?

Çocuğun düşüncelerini eleştirmek

  • Gaye

Çoğu anne-baba, çocuğunun kendileri gibi düşünmesini ister. Çocuk kendileri gibi düşünmüyorsa tepki gösterir ve onu eleştirir. Oysa çocuk eğer küçük yaşlarda ise, düşünsel gelişimini hızlandırmak, ergenlikte ise yeni düşünceler geliştirerek kendisini ortaya koymak, genç ise de sahip olduğu düşüncelerini savunarak kendini geliştirmek ihtiyacındadır. Çocuğu her düşüncesini söylediğinde eleştirmek, aşağılamak, birey yerine Oymamak, anne-babanın yapacağı en büyük hatalardan biridir.

• Yine ne saçmalıyorsun?
• Bu abuk-sabuk düşünceleri de nereden öğrendin?
• Bunları senin kafana kim sokuyor?
• Karşıma geçip de nasıl benimle bu konu hakkında fikir yürütebilirsin, ne biliyorsun ki sen?

Çocuğun giyimini eleştirmek

  • Gaye

Çocukların en çok eleştiri aldıkları konulardan biri de giyimleridir. Okul öncesi çağdaki çocuklar giyinmeyi bilmez, ergenler ise abartılı giyinir. Çok göze çarpan giysiler giyebilecekleri gibi, dağınık ve salaş görünümlü giysiler de giyebilirler. Örneğin şimdilerin bol paçalı ve yerleri süpüren pantolonlarını aileler asla beğenmediği gibi, ´´Ne çirkin oluyorsun bu pantolonla, sana yakıştığını mı düşünüyorsun? Çok komik görünüyorsun. Bu giysilerinle berbat bir görünümün var" şeklindeki duygusal saldırılara çok fazla başvuruyor. Miniklerin anneleri ise, onlarla canhıraş mücadele ederek, üstlerine giydikleri giysileri değiştirmeye çalışıyor. "Böyle parka gidemeyiz. Giydiklerin birbiriyle hiç uyumlu değil, çok çirkin olmuşsun" gibi yaklaşımlar küçük çocuklara itici geldiği gibi, ayrıca ağlayıp tepki göstermelerine neden oluyor.

Eleştirirken sevgi dili kullanmak

  • Gaye

Çocuğunuzu gerek olumlu davranışlarında onaylarken, gerekse hatalarını göstermeye çalışırken sevgi dilini kullanmama onun kişilik gelişiminde son derece olumlu etkiler oluşturacaktır,Anne-babasının onun doğrularını sevgiyle onayladıklarını dükçe kendisine güveni artacak, eleştirinin dilinin acımasızca değil de sevecenlikle yapıldığını deneyimledikçe, eleştirilere açık ve sürekli kendisini yenileyen bir insan olacaktır.

Çevremizdeki pek çok insan eleştirilere kapalıdır. Bu yüzden de at gözlüğü ile yaşamlarını sürdürür ve asla kendilerini geliştiremez.İşte bu insanlar çocukluk yıllarında anne-babalar tarafından acımasızca eleştirilmiş insanlardır ve hayatlarında eleştiriye tahammülleri yoktur,çünkü eleştiriyi kötü bir yaklaşım, sevgiden uzak bir yaklaşım olarak görürler. "Eşim beni hiç sevmiyor çünkü beni eleştiriyor" demişti bir danışanım. Eleştirilmeyi, sevilmemek olarak algılıyordu.

Çocuğa sevgiyle dokunmak

  • Gaye

Babamın bana sarıldığını hiç hatırlamıyorum. Bizim evde kimse kimseye dokunmazdı. Annem bizi babamdan gizli gizli sever, öperdi. Annem çok katı bir kadındı, bir kez olsun beni öptüğünü ya da bana sarıldığını hatırlamam.
Ne acı değil mi? Üstelik hüzün verici. Aynı evi paylaşan anne-baba ve çocukların birbirlerine hiç sarılmadan ya da birbirlerini hiç öpmeden, hayatlarının çok önemli bir bölümünü geçiriyor olmaları inanılmaz gibi görünüyor. Tıpkı sevgi sözcüklerinde olduğu gibi; sarılmak, öpmek anlamında da bebeklere cömert davranıyoruz, ama bebek çocuk olmaya başlayınca bu cömertliğimiz birden cimriliğe dönüşüyor. Çocuk ergen ve genç olduğunda ise, ondan birkaç adım geri duruyoruz.

Çocuğa sevgiyi davranışlarla göstermek

  • Gaye

Bir koca düşünelim, karısına sürekli "Canım, hayatım, her şeyim" sözcüklerini kullanıyor ancak bu sözcükleri davranışlarıyla pekiştirmiyor. Akşamları sürekli eve geç geliyor, esinini hiçbir sorunuyla ilgilenmiyor, ona zaman ayırmıyor. Bu durumda kadının, kocası tarafından sevildiği hissi ne derece güçlü olabilir ki? Çocuklar için de aynı tablo söz konusu. Çocuğunuza sadece sevgi diliyle yaklaşmak değil, ağlayıp üzüldüğünde yal da mutlu olduğunda sadece ona sarılmak değil, aynı zamanda ona ifade ettiğiniz bu sevginizi davranışlarınızla da pekiştirmeniz gerekiyor. Biliyorum, içinizden "Anne olmak ne kadar da zormuş" diyorsunuz ama inanın bana, bu çok içgüdüsel davranışlarla anne olmayı hem daha çabuk hem daha kolay öğrene çek, hem de anne olmanın keyfine varacaksınız, çünkü anne olmak gerçekten de süper keyif verici bir uğraşı.

Bebeğiniz yeni doğdu...

  • Gaye

Kendinizi bambaşka hissediyorsunuz. Artık evde iki kişi değilsiniz. İşten eve dönerken sizi bir değil iki kişi bekliyor. Hem çok mutlusunuz hem de kafanız karmakarışık. Ev kalabalık; Kayınvalide, kayınpeder, durmadan eve gelip giden misafirler... Masraflar da çoğalıyor üstelik hiç kimse sizinle ilgilenmiyor. Herkes eşinizle ve bebekle ilgileniyor ve eşiniz de doğal olarak sizinle eskisi gibi ilgilenmiyor. Belki de en büyük boşluğu bu noktada hissediyorsunuz. Artık işten eve geldiğinizde sizi güler yüzle bekleyen karınızın yerini bebeğini emziren, yorgun, uykusuz, sinirli ve gergin bir kadın almış. Hiç kimse size "Nasılsın?" demiyor. Siz bebeğin ve evin ihtiyaçlarını karşılayan bir robot gibisiniz. Eşinizle baş başa kalmak için fırsat kolluyorsunuz ama boşuna. Eşinizin bebekle ilgilenmekten size ne zamanı, ne de enerjisi kalıyor.