25 Aralik 2006 tarihli konular

ANNENİN ÇOCUĞUNU EMZİRME ZORUNLULUĞU

  • imdat sezer

Kadının hak ve görevleri açıklandığında, Çocuk emzirme ve ev süpürme ile dahî görevli olmadığı söylenir. Peki süt annelerin hem kendi çocuklarını, hem de başkalarınkini emzirmeleri nasıl mümkün olacaktır?

Meselenin esasını anlamak için, Bakara Sûresindeki konuyla ilgili âyet-i kerimenin mealine bir göz atalım: "Anneler çocuklarını emzirmeyi tamamlamak isteyenler için iki bütün yıl emzirirler. Evlât kendisine ait olan babaya da, emzirenlerin yiyecekleri, giyecekleri uygun ölçüde bir borçtur. Gerçi herkes gücüne göre sorumlu tutulur. Ne bir anaya yavrusu ile, ne de bir babaya yavrusu ile zarar verilmemelidir. Vârise düşen de aynı borçtur. Eğer baba ve ana karşılıklı rıza ve müsavere ile çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine bir günah yoktur. Eğer çocuklarınızı başkasına emzirtmek isterseniz, vereceğinizi güzel güzel verdikten sonra yine size günah yoktur. Allah'dan da korkun ve bilin ki, Allah ne yaparsanız görür, basîr'dir." (2/233)

AVRET KONUSUNDA MUHTELIF KONULAR

  • imdat sezer

Bakma konusunda kâfir kadın da müslüman kadın gibidir. Ancak kâfir-kadının saçına bakılabileceğini söleyenler de vardır. Süfyanü's-Sevri, (Mü'minlerin kadınlarına...) (en-Nûr 24/31) ayetini delil tutarak, zimmî kadınların ziynetlerine bakmakta mahzur yoktur. Bunun yasak olması fitne endişesindendir, haram olduğundan değildir, der. (M.Ali es-Sâbûni, Muhtaşaru Tefsir-i Ibn Kesir, N/115.)

Avret olan herhangi bir kısım, bedenden ayrılması halinde de avrettir, bakılması haramdır.

Çocuğun 4 yaşına kadar avreti yoktur. Bundan sonra şehvet duyacağı yaşa kadar avreti sadece ön ve arkadır. Şehvet sınırına geldiğinde ise kız olsun, erkek olsun, namazda da namaz dışında da avreti, cinsinden·olan bâliğin avreti gibidir:

AVRET VE ÖRTÜNME EMRİ

  • imdat sezer

"Avret" sözlükte, gedik gibi yerlerdeki aralık ve kendisinden fesat ve zarar beklenen şey anlamındadır. (el-Harasî ‚Alâ-muhtaşar-i Seydî Halîl 1/244.) Insanın avret bölgesine "avret" denmesi, görülmesiyle fesat ve kötülük ortaya çıkacağı içindir. Yoksa "avret", çirkinlik anlamındaki "aver" kelimesinden türemis değildir. Çünkü kadının avret olan yerlerinin çoğu, çirkin olmak şöyle dursun, gönüllere hoş gelir ve güzel sayılır. (agk.)

Allah Kur'ân-ı Kerîm'de, Peygamberimiz'in kadınlarına hitaben: "Evlerinizde ağırbaşlılıkla oturun. Ilk Cahiliyye Dönemi kadınlarının kırıladöküle, süslerini göstere göstere yürüyüşü gibi yürümeyin" (Ahzâb (3) 32.) buyurur. Nûr Sûresi'nde: "Mü'min kadınlara da şöyle gözlerini (haramdan) kıssınlar, ırzlarını korusunlar, süslerini göstermesinler -kendiliğinden görünen müstesna- başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar" (Nûr (24) 31.) buyurur. Yine Ahzâb Sûresi'nde: "Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle, "cil-bâb"larını üzerlerine atsınlar" buyurur. (Ahzâb (33) 59.)

AVRETE BAKAN GÖZ

  • imdat sezer

Harama ve özellikle de karşı cinsten görmemesi gereken uzuvlara, yani "avrete" bakmanın ne kötü bir günah olduğunu bildiren bir çok âyet-i kerime ve hadîs-i serîfler vardır. Tek cümle ile, hadîsi kutsi de buyurulduğu gibi, "bakma, şeytanın zehirli oklarından bir oktur." Ancak yaklaşık olarak sizin verdiğiz mânâda bir söz (hadîs) fıkıh kitaplarında zikredilirse de müdekkik âlimlerce aslı bulunamamıştır. Hidâye dahil, fıkıh kitaplarının "Haram-helâl" bölümlerinde zikredilen şekliyle meali şöyle dir: "Kim yabancı bir kadının güzelliklerine şehvetle bakarsa Kıyamet günü gözlerine eritilmiş kurşun dökülecektir." Bakabıldiğimiz kadarı ile bu anlamda bir hadîs meşhur hadîs kaynaklarında olmadığı gibi, Ibn Kesîr'in Mecma'uzzevâid'i ve el-Hindî'nin Kenzü'1-Ummâl'i gibi müracaat kitaplarında da yoktur. Ibn Hacer ed-Dirâye'sinde bunu bulamadığını söyler.(Ibn Hacer, ed-Diraye I/225)

Babanın Erkek Çocuğa Bakma Yükümlülüğünün Şartları

  • NaTuraL

a) Erkek çocuk büluğ çağına gelmemiş olmalıdır. Ancak çocuk büluğ çağına geldiği halde sakat, kötürüm, felçli ve müzmin şekilde hasta olur ve kazanmaktan aciz bulunursa yine babanın nafaka yükümlülüğü devam eder.

b) Fakir olmalıdır. Çocuğun kendine ait malı varsa, masraflar ondan yapılabilir.

c) Baba, çocuklarına bakmaya muktedir olmalıdır. Bu, babanın ya zengin ya da çalışabilecek durumda olmasıyla gerçekleşir.

d) Babanın ve çocuğun hür olmaları gerekir.

Babanın kız çocuğuna bakma yükümlülüğünün şartları

a) Kızda büluğ ve yaş aranmaz. Evleninceye kadar kız çocuklarının geçimi babaya aittir. Evlendikten sonra bu yükümlülük kocasına geçer. Kocası ölür veya boşanırlarsa kadın yine babasının evine döner. Kadın çalışıp kazanmaya zorlanamaz. Fakat Islâmî ölçüler içinde bir iş veya meslekte çalışıp kazanmak isterse bu da câizdir.

Başlık Parası

  • NaTuraL

BAŞLIK PARASI

Bir kızı evlendirmek ya da nikâhdan sonra teslim etmek için, onun anne-Babasından, ya da akrabasından birinin: "ağırlık", "başlık", "kaftanlık", "abilik", "dayılık" gibi adlarla para, ya da başka birşey alması, rüşvet türünden olduğu için haramdır: Bu aynı zamanda şerefli yaratılan bir insanı, meta' gibi parayla satmak anlamına da geldiğinden, çok çirkin bir şeydir. Bir babanın kızına, onu parayla satmasından daha büyük hakareti düşünülebilir mi?

Işin garibi, Anadolumuzun birçok yöresinde bu uygulama vardır ve adına da açıktan açıga "satmak" tâbir olunur. Imam-Hatip Okulu'nun iki yılını okuduğum Yozgat'ta, sınıf arkadaşımın; "ablamı bu sene sattık" sözünü çok ilginç bulmuştum ve hâlâ unutamıyorum.

Başlık Parası Almak,Yada Bunun Yerine Eşya Vermenin Hükmü Nedir

  • NaTuraL

Bu, İslâm'da rüşvet sayılmış, bir anlamıyla "mukerrem" olan insanı mal gibi satmak olarak görülmüş ve haram olduğu söylenmiştir. Ancak bunun nikâhın gereği olan "mehir"le karıştırmamak gerekir. "Mehir" bir garanti ve değer belgesi olarak evlenecek kadına verilen ya da bu maksatla velileri tarafından alınıp yine ona harcanan para ya da eşyadır. "Başlık" ise kadının Babası, ağabeyisi vs. tarafından alınıp kendine harcadığı para ya da eşyadır. Haram olan bu ikincisidir. Bazı kaynaklarda kız tarafına verilen para, gönül rızasıyla da olsa haramdır, denilmektedir.

Başörtüsünün Keyfiyeti

  • NaTuraL

Başörtüsü nasıl olmalıdır? Çene altının da mahremi olmayan erkeklere gösterilmemesi mi gerekir?

Başörtüsünün niteliği (keyfiyeti) meselesi çok önemlidir. Müslüman kadınlar, hattâ erkekler bunu çok iyi bilmeli ve bilinçli (şuurlu) bir şekilde uygulamalı ve uygulatmalıdırlar.

Kur'ân-ı Kerim, lüzumsuz tekrarların bulunmadığı mûcize bir kitaptır. Bir âyet-i kerîmede : "Mü'min kadınlara söyle... başörtülerini yakaları üzerine sarkıtsınlar." (Nûr 24/31) buyururlar. Daha sonra gelen bir âyet-i kerimede ise: "... Müslümanların kadınlarına söyle, cilbâblarını üzerine sarkıtıversinler..." (Ahzâb 33/59) denir. Müfessirlere göre sonra gelen "cilbâb âyeti" başını örtme konusunda kadına ilave bir görev daha getirmiştir: Kadın dışarı çıktığında, yani namahremlerinin göreceği yerde, birinci başörtüsünün üzerine bir de "cilbâb" atacaktır. "Cilbâb" genellikle vücudu baştan ayağa örten ve giyilmekten ziyade bürünülen dış örtü olarak anlaşılmış ve uygulanmıştır. Ama vücudun üst kısmı, omuzları ve göğüsleri örten geniş başörtü de cilbâb sayılabilir, diyenler de vardır. (106"Cilbâb" hakkında geniş bilgi için bk. Faruk Beşer, Islâmda Kılık Kıyafet ve Örtünme 93-123) Bir diğer âyette de kadınların "Önceki cahilliyyede olduğu gibi süslenip çıkmamaları" (Ahzâb 33/33) istenir. Buna göre kadın, kaynı gibi yakınları dahil, namahremlerinin yanına, belki de süslü olabilecek birinci küçük başörtüsünün üzerinden, en az göğüslerini örtecek kadar geniş, sade ve tercihen koyu renkli bir başörtüsü ile çıkacaktır. Rengin koyu olması, süsü azaltması içindir. Yoksa renkte bir sınırlama yoktur: Ama cazip bir şekilde süslü olması mahzurludur.

Bazı kimseler fazla çocuk yapmamak için tedbir alıp,birtakım çarelere başvuruyorlar..Bunun önlemini almak caiz midir?

  • NaTuraL

BAZI KİMSELER FAZLA ÇOCUK YAPMAMAK İÇİN TEDBİR ALIP BiRTAKIM ÇARELERE BAŞ VURUYORLAR. FAZLA ÇOCUK YAPMAMAK İÇİN TEDBİR ALIP DOĞUM KONTROLÜ YAPMAK CAİZ MİDİR?

Doğum kontrolü mes'elesi ülkemizi ve İslam alemini aşan bir meseledir. Her yerde ondan söz edilmektedir. İslam aleminde münakaşası yapıldığı gibi, hiristiyanlık aleminde de münakaşası yapılmaktadır. Asrımızda Mevdudi, Seyyid Kutub, Ahmed al-Şarbasi ve Sa'id al-Buti gibi zevat bu konuyu ele alarak durumu açıklamışlardır. (Allah onlardan razı olsun). Bunların bir kısmı Türkçeye tercüme edilmiştir. Bunun için bu konuda fazla bir şey söylemek icab etmez. Yalnız bazı kimseler bu hususta kanaatimi sordukları için kısa da olsa bir şeyler söylemeye mecbur kaldım. Evlenmek, Peygamber (sav)'in sünnetlerinden biridir. Onunla ilgili çok hadis varid olmuştur.Ez cümle şöyle buyuruyor: "Nikah benim sünnetimdir" (İbn Mace). Evlenmenin birçok hikmetleri vardır.

Bir çiftin nikahı kıyılmış,yalnız zifaf vaki olmadan evvel harhangi bir sebeble bir talak ile boşanmaları halinde..

  • NaTuraL

BİR ÇİFTİN NİKAHI KIYILMIŞ, YALNIZ ZİFAF VAKİ OLMADAN EVVEL HERHANGİ BİR SEBEBLE BİR TALAK İLE BOŞANMALARI HALİNDE DURUMLARI NASILDIR?

Zifaf vaki olmadan evvel bir talak ile boşanan çiftin arasında dinen beynunet vaki olur. Ricatın yapılması da mümkün değildir. Yani zifafdan önce olduğundan iddet söz konusu değildir ve artık yabancı bir kadındır.Ancak üç talak ile boşanma vuku bulmadığından her iki taraf arzu ederlerse yeni bir nikah ile birbiriyle biraraya gelebilirler. Bu durumda sadece iki talakları olacaktır.

Bir grup genç kız,turistik bir gaye ile,mesela kıbrıs'a gidebilirler mi?İçlerinden birinin yanında hareminin bulunmas�

  • NaTuraL

--------------------------------------------------------------------------------

BİR GRUP GENÇ KIZ, TURİSTİK BİR GAYE İLE, MESELA KIBRIS'A GİDEBİLİRLER Mİ? İÇLERİNDEN BİRİNİN YANINDA MAHREMİNİN BULUNMASI DİĞERLERİ İÇİN DE YETERLİ OLMAZ MI?

Konu, kadının yanında mahremi yokken sefer süresi kadar yolculuğa çıkıp çıkamayacağı ile ilgilidir. Kur'an-ı Kerim'de bu konuda bir açıklık yoktur. Hadislerde ise bol ve detaylı bilgi mevcuttur. Mesele Islam fıkhına da bu hadislerle yansır. Rasulüllah Efendimiz (s.a.s.) "Allah'a ve Âhiret gününe inanan bir kadının, yanında mahremi olmaksızın üç gecelik bir yola sefere çıkması helâl değildir." buyurmuşlardır.(Müslim, hacc 74)

Aşk üzere ölen şehit olur mu?

  • NaTuraL

Bir kadına aşık olupta iffetini koruyan ve bu aşk üzere ölen şehit olarak ölür.''diye bir söz naklediliyor...


Bazı zayıf kaynaklarda, bu şekilde, bazılarında da biraz farklı olarak:

"Her kim âşık olur ve askını gizler de iffet ve sabır gösterirse, Allah onu bağışlar ve Cennete koyar" (Hadîsin bütün kaynakları için bk. Muhammed Abdülkâdir Atâ, el-Gummâ'ale-llümmâz üzerine tahkîk 216)

şeklinde rivayet edilen ve hadis zannedilen bir söz vardır. Ancak bu hem rivâyet, hem de dirâyet (yani manası) yönünden sağlam görülmemiş ve Rasûlüllah'a yakıştırılamamıştır. Çünkü erkeğin bir kadına, ya da kadının bir erkeğe âşık olması mecaz anlamda bir aşktır ve bir bakıma marazî bir haldır. Zîrâ bu, kalbi Allah'tan boşaltıp, sevdiğine kaptırma, teslim etme ve ona kayıtsız şartsız boyun eğme (ta'abbüd) anlamını taşır. Hal böyle iken nasıl olur da Allah'ın hükmünü yüceltmek için savaşırken şehid olanlara denk olabilir! Kaldı ki, aşkın helâl olanı bulunduğu gibi, haram olanı da olur. Böyle olunca, Rasulüllah Efendimizin ayırım yapmadan, her âşık olup askını gizleyen ve iffetli olanı şehîd sayması nasıl düşünülebilir.(Ibn Kayyim, Zâdü'1 me'âd IV/2,76)

Bir kadın yalnız olarak yolculuk yapmasi

  • NaTuraL

BIR KADINI YALNIZ OLARAK HİCAZA VEYA MESELA ANKARA DAN İSTANBUL'A GİTMESI CAİZ MİDİR?

Bir kadın Hicaz'a veya mesela Ankara'dan İstanbul'a gibi uzak bir yere tek baçına gitmesi caiz olmadığı gibi, kocası veya mahremi olmadan birkaç kadınla birlikte olsa da gitmesi caiz değildir. Şafii mezhebine göre emniyette olursa ilk hac ile mecburi iş için bir kadının kocası ve mahremi olmadan iki veya daha fazla kadın ile birlikte gitmesinde beis yoktur.

Bir kimse baldızıyla veya kardeşinin hanımı ile yolculuk yapar veya yalnız kalabilir mi?

  • NaTuraL

BİR KİMSE BALDIZIYLA VEYA KARDEŞİNİN HANIMI İLE YOLCULUK YAPAR VEYA YALNIZ KALABİLİR Mİ?

Mahremi olmayan bir kadınla baldızı veya kardeşinin hanımı veya kayın biraderin hanımıyla yalnız kalmaları veya yolculuk yapmaları caiz değildir.Peygamber (s.a.v)buyuruyor ki:''Kadınların yanlarına –yalnız iken-girmekten sakının .Bunun üzerine birisi: Kadının kayın biraderi de böyle midir? Dedi. Peygamberimiz(s.a.v) o, ölümdür(yani onunla bir arada bulunmak daha tehlikelidir)'' buyurdu(Buhari ,Müslim)

Bir kimse hanımını boşarsa küçük çocukları kime bırakılacaktır?

  • NaTuraL

BİR KİMSE HANIMINI BOŞARSA KÜÇÜK ÇOCUKLARI KIME BIRAKILACAKTIR?

Boşanmak suretiyle birbirinden ayrılmış olan çiftin küçük çocukları aşağıda zikredilecek şartları haiz anneye bırakılır.

1- Mürted olmaması.

2- Fuhuş veya hırsızlık gibi büyük günahları işleyen bir kadın olmaması.

3- Emin olması.

4- Mahrem olmayan kimse ile evli olmaması.

Yukarıda kaydettiğimiz manilerden biri varsa, isterse anneanneye bırakılır. O da olmazsa babaanneye, sonra ana-baba bir kızkardeşe, yoksa anne bir kızkardeşe, sonra teyzeye, sonra da halaya bırakılır. Tabii bunlar arzu ettikleri takdirde böyledir. Erkek çocuk yedi yaşına girinceye kadar bu durum devam eder. Ama anne vveya nine olmazsa dokuz yaşına gelinceye kadar bu durum devam eder. Bu açıklama Hanefi mezhebine göredir.