7 Temmuz 2006 tarihli konular

Ümidini Yitirmeden

  • YineBiGulnihal

Bir kurbağa sürüsü ormanda yürürken, içlerinden ikisi bir çukura düştü. Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplandılar. Çukur bir hayli derindi ve arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyordu. Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylediler arkadaşlarına: “Çukur çok derin. Dışarı çıkmanız imkânsız.”



Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam ettiler. Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlardı. Sonunda kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilendi ve mücadeleyi bıraktı. Diğeri ise çabalamaya devam etti. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürdüler.

Bilge Kadının Taşı

  • YineBiGulnihal

DAĞLARDA seyahat eden bilge bir kadın, bir dere kenarında değerli bir taş bulmuştu. Ertesi gün kadın başka bir gezginle karşılaştı. Adamın karnı çok açtı. Bilge kadından yiyecek birşeyler istedi. Kadın ona birşeyler vermek için çantasını açtığında değerli taşı gören adam, kadından onu da kendisine vermesini rica etti. Tereddütsüz:

“Olur” dedi kadın.

Aç gezgin, talihin nihayet kendisine yaver gittiğini düşünerek, sevinç

içinde ayrıldı oradan. Ancak, birkaç gün sonra o civarlara geri geldi ve bilge kadını bularak, taşı kendisine iade etti.

“Bana verdiğin taşın ne kadar değerli olduğunun farkındayım” dedi adam. “Ama düşündüm ki, sen de bu taştan daha değerli birşey var. Bu mücevheri verebilmeni mümkün kılan şeyi bana verir misin?”


(Uyarlama:İsmail Örgen)

Denizden Gelen Haber

  • YineBiGulnihal

Benim böyle bir arkadaşım var. Dün akşam beynimde gülle gibi oturmuş bir sıkıntıyla ona telefon ettim:
“Hemen bize gel,” dedi. “Eşim uyuyor, ben de kendime kahve pişiriyordum.”

Kalkıp ona gittim. Onunla geçen bir saatten sonra, onunla her görüşmemden sonra olduğu gibi, kendimi daha iyi hissediyordum. Derdim yine olduğu yerde duruyordu ama, eski korkunçluğunu yitirmişti. Sallanan iskemlesine oturup hiç konuşmadan can kulağıyla sizi, sıkıntınızı dinleyen Ken’in yanında rahatlamamaya imkân var mıydı ki...

“Ken” dedim. “İnsanın kafasındaki sorunları çözmekte üstüne yok. Bunu nasıl başarıyorsun?”

Gözlerinden başlayarak bütün yüzüne yayılan bir gülümsemesi vardı.

“Vallahi” dedi, “senden yaşlı olduğum için daha tecrübeliyim de ondan.”

Hayır mânâsında başımı salladım:

Göl Olmak

  • YineBiGulnihal

Çinli bir yaşlı usta, çırağının sürekli herşeyden şikayet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir. Hayatındaki herşeyden mutsuz olan çırağı döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yapar ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlar. “Tadı nasıl?” diye soran yaşlı adama öfkeyle “acı” diye cevap verir. Usta kıkırdayarak çırağını kolundan tutar ve dışarı çıkarır.


Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürür ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyler. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sorar: “Tadı nasıl?” “Ferahlatıcı” diye cevap verir genç çırak.

Herşeyde Bir Hayır Vardır

  • YineBiGulnihal

Bir zamanlar Afrika da ki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının,ister iyi olsun ister kötü,her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: "Bunda da bir hayır var!"

Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi: "Bunda da bir hayır var!"
Kral acı ve öfkeyle bağırdı:

DUA VE FAZILETI

  • imdat sezer

بسم الله الرحمن الرحيم ـواذا سالك عباد عنى فانى قريب اجيب دعوة الداع اذا دعان فليستجيبوا لي وليوءموا بي لعلهم يرشدون ـ سورء بقرة


Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:

"Sakın sizden biriniz duâ ederken "Yâ Rabb, dilersen beni mağfiret eyle, dilersen bana merhamet eyle" demesin. İstediğini sağlamca ve kat'ıyyetle istesin. Çünkü Allah'ı şu veya bu işe zorlayabilecek hiçbir kudret yoktur." (1)

TELEVIZYON, EDEP VE ZINA

  • imdat sezer

Televizyon seyrederken "gözlerim kızarıyor" diyen birisine Diger birisi "Benim de yüzüm kızarıyor" demiş.

Türk toplumunun aile yapısını, ahlâkî değerlerini bozmaya çalışan sütü bozuk ifsat şebekesi, uydu vasıtası ile çok önemli ve de bir o kadar tehlikeli çalışmalar yapıyorlar.

Eskiden mü'minler bir dostunu ziyaret etmek için akşam oturmasına gittiklerinde güzel sohbetler yapılır, gelmiş ve geçmişten bahsedilirdi. Şimdi bunun yerini televizyon aldı. Dostluk, muhabbet ve kardeşane sohbetlerin yerini; cılız, abes, dedikodu ve cinselliğe dayalı müptezel kokteyl türü toplantılar aldı. Kıraathaneler (okuma salonları) kumarhaneye dönüştü. Aynı çatı altında müstehcen bir programı izlemekten haya etmeyen ailelerin sayısı arttı. Savrulma, dönüşme ve kaymanın dozajı o kadar arttı ki, toplumda ensest ilişki normal görülmeye başlandı.

Ne tuhaf! Yüzü kızarması gerekenlerin gözü kızarıyormuş.. Yazdıklarım, muhafazakâr, dindar insanları ve başta şahsımı bağlar. Ar damarı çatlamamış, kalbinde iman, dizinde derman bulunanlara, kasırgalar karşısında dikkatli olmalarını tavsiye ederim.

Kamelyam

  • YineBiGulnihal

Serin kavak yelleri esiyordu başımda
Ümit ekmiştim nadasa bıraktığım tüm tarlalara
Alnımdaki teri kurutsam diye
Bağrımı açtığım rüzgarlar
Tutam tutam
Saçlarımı götürdüler
Nasıl anlatsam
Kurşun sıktılar hayallerimin
En umulmaz yerinden

Chat arkadaşlığı ne kadar doğru?

  • imdat sezer

İnsan tarih boyunca, her büyük keşifle toplumsal, ekonomik ve politik birçok gelişim yaşamıştır. Günümüzde de kısa zamanda çok hızlı bir şekilde yaygınlaşan, hayatın her kesimi; alışverişten ticarete, kurum ve kuruluşların örgütlenmesinden propagandalara, reklamlara, ciddi araştırmalardan eğlenceye ve en önemlisi aileye kadar her alan içinde yer alan bilgisayar ve internet ile insanlık yeni bir gelişim yaşamaktadır.

Günümüzde de kısa zamanda çok hızlı bir şekilde yaygınlaşan, hayatın her kesimi; alışverişten ticarete, kurum ve kuruluşların örgütlenmesinden propagandalara, reklamlara, ciddi araştırmalardan eğlenceye ve en önemlisi aileye kadar her alan içinde yer alan bilgisayar ve internet ile insanlık yeni bir gelişim yaşamaktadır.