2007 yılı Ocak ayı konuları

Kâbe'yi Müşahede

  • katip

O zaman, Kâbe'nin azametini kalbinde hâzır bulundurmalıdır. Kâbeyi değil de sanki Kâbe'nin rabbini görüyor gibi kendine çeki düzen vermelidir. Beytine bakmayı nasib ettiği gibi, mübarek cemâlini de görmeyi nasib edeceğini ümit etmelidir. Kendisini bu mer-tebeye ulaştırdığı ve misafirlerinin arasına girmeyi nasip ettiği için, Allah Teâlâ'ya şükretmelidir. O zaman kıyâmet gününde cennete doğru, cennete girmek için akın eden insanların selini hatırlamalıdır. Sonra bu insanların iki kısma ayrıldıklarını, birisine cennete girme izni verildiğini, diğerlerinin de geriye çevrildiğini aklından çıkarmamalıdır.

Kâbe'yi Tavaf Etmek

  • katip

Kâbe-i Muazzama'nın ziyareti namaz gibidir. Bu bakımdan ziyaret esnasında kalbinde tâzim, korku, ümit ve muhabbet bulunmalıdır. (Nitekim bunun tafsili Namaz bölümünde geçmişti).
Tavâf etmekle kendini Allah'ın arşının etrafında durmadan dönen meleklere benzetinelidir. Zannetmemelidir ki Kâbe'yi ziyaret etmekteki gaye; bedeninin ziyaretidir. Ziyaret Kâbe'den başlayıp, yine Kâbe ile sonuçlandığı gibi, zikrin de Allah'la başlayıp, O'nunla sonuçlandığını kalbinden çıkarmamalıdır.

Şerefli ziyaret kalbin rububiyet huzurundaki ziyaretidir. Kâbe ise, mülk âleminde bunun zâhirî bir misalidir. Çünkü o huzur me-lekût âlemi olduğu için göz ile görülemez. Nitekim bedende bulunan ve şehâdet âleminde göz ile görülmeyen ve gayb âleminden olan kalp gibi...

Hacer'ul-Esved'e Yüz Sürmek

  • katip

Hacer'ul-Esved'e dokunurken veya öperken kesinlikle inanmalısın ki, Allah'a tâat ve ibâdet etmek hususunda biat etmektesin. Bu bakımdan bîatını harfiyyen tatbik etmeye hazır ol. Çünkü bîatta hile yapan bir kimse şiddetli azâba müstahak olur.

Nitekim İbn Abbas (r.a) Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
Hacer'ul-Esved Allah'ın yeryüzündeki sağ elidir. Allah onunla istediği kuluyla musafaha eder. Tıpkı kişinin kardeşi ve dostu ile musafaha ettiği gibi...88


88) İlim bahsinde geçmişti.

Kâbe'nin Örtülerine Sarılmak

  • katip

Mültezim'de niyetin şu olmalıdır: Sevgi ve iştiyâk ile hem Kâbe'ye ve hem de onun rabbine yaklaşmak istediğini ilân ediyorsun. Örtüye yapışmak veya duvarı kucaklamakla bereketini istemeli, bedeninin bütün zerrelerinin daimî ateşten korunmasını ummalısın. Örtüye asıldığın zaman, Allah Teâlâ'nın mağfiretini, azâbından emîn olmayı, tıpkı günahkârın, hakaret ve zulme uğrayandan günâhının affı için özür dilemesi ve 'Senden başka beni affedici herhangi bir sığınak ve melce yoktur' demesi gibi, ısrarla Allah Teâlâ'dan affını istemeyi niyet etmelisin. Çünkü günahkâr insan için Allah Teâlâ'ınn kerem ve affından başka sığınak yoktur ve 'Ya rabbî! Beni affedip istikbalimi teminat altına almayınca senin dergâhından ayrılmayacağım' zihniyeti ile hareket etmelisin!

Safâ ve Merve Arasında Sa'y

  • katip

Bu tıpkı pâdişahın sarayına zaman zaman gelip hizmetkârlığının gereğini yapmak ve padişahın kendisine marhemetle muamelede bulunmasını isteyen bir kulun hareketine benzer. Durumu tıpkı pâdişahın huzuruna girip pâdişahın kendisine, ne gibi muamele yapacağını, kendisini kabul mü yoksa red mi edeceğini bilmediği halde o huzurdan çıkan bir kimsenin durumuna benzemektedir. Böyle bir kimse, zaman zaman sarayın kapısına gelir, birisinde olmasa, belki ikincisinde padişah kendisine rahmet edecektir ümidinde bulunur. Senin de bu ruh ve ümidi taşıman gerekmektedir.

Arafat'ta Vakfe

  • katip

Oradaki insanların izdihamı, seslerinin yükselmesi, çeşitli dillerin bulunması ve her grubun Meş'arlara (ibadet yeri) gidip gelirken imamlarına ve delillerine tâbî olması ve onlara uyması ile kıyâmet arasâtmı ve oradaki peygamber ve imamlarıyla toplanan ümmetleri ve her ümmetin peygamberinin arkasında gidişini ve her ümmetin peygamberlerinin şefaatini ummasını ve orada red ve kabul arasında mütehayyir ve şaşkın bulunduklarını hatırlamalıdır. Bunları hatırladığın zaman,Allah Teâlâ'dan ısrarla rahmete mazhar olmuş ve zafer kazanmış kimselerle bareber seni haşretmesini talep eyle. Şerefli bir makamda bulunduğun için bu talebinin kabulüne kesin gözüyle bakmalısın. Zira Allah Teâlâ'nın rahmeti ilâhîsi yeryüzünün kazıkları mesabesinde bulunan aziz kalpler vasıtasıyla bütün insanlara ulaşır. Arafat vakfesi, ebdal ve evtad denilen Allah'ın sevgili kullarından sâlihler ve iyi kalp sahiplerinden boş kalmaz.

Şeytan Taşlamak

  • katip

Onunla kulluğunu ilân etmek sûretiyle Allah Teâlâ'ya itâat ettiğini kastetmelisin. Akıl ve nefsin payı olmaksızın sadece Allah Teâlâ'nın mücerred emrine uyduğun için, bunu yaptığına niyet etmelisin. Sonra bu taşları atmak sûretiyle, Hz. İbrahim'e (a.s) benzediğini düşünmelisin. Çünkü iblis o yerde İbrahim'in (a.s) kalbine vesvese vermek, haccını şüpheye düşürmek ve mâsiyyet hususunda fitnelendirmek gayesiyle görünmüştür. Bunun üzerine Allah Teâlâ, İblis'i kovmak ve ümitlerini kesmek için İbrahim kuluna onu taşlamasını emretmiştir:

Eğer kalbine 'Şeytan, Hz. İbrahim'e göründüğü için, Hz. İbrahim ona taş attı. Bana ise şeytan görünmüyor ki ona taş atayım' şeklinde bir vesvese gelirse bilmiş ol ki, bu vesvese şeytandan gelmektedir ve senin kalbine, taş atmak azmini kırmak için bu vesveseyi ilkâ eden de şeytandır. Şeytan sana bu fiilin faydasız ve mânâsız olduğunu düşündürür, Bu işin oyun gibi birşey olduğunu, bununla meşgul olmamanı telkin eder. Bu nedenle sen onun burnunu kırmak için taş atışında gayet ciddî ve samimi ol. Bu sûretle de onu kov ve bil ki, zâhirde taşları o çukurlara atmaktasın. Hakikatte ise, attığın taşlar şeytanın yüzüne çarpmaktadır ve o taşları atmak sûretiyle şeytanın belini kırmış oluyorsun. Çünkü şeytanın beli ancak Allah Teâlâ'nın emrini, onun emri olduğu için, yerine getirmek, nefsin ve aklın o emri yerine getirmekte payı var mıdır diye düşünmemek sûretiyle kırılabilir.

Kurban Kesmek

  • katip

Allah'ın emrine uymakta ona bir yakınlık vardır. Bu bakımdan en iyi kurbanı kesmeye dikkat et ve kurbanın her parçasıyla Allah Teâlâ'nın senin bir parçanı ateşten âzad edeceğini ümit et.89 Çünkü va'd bu şekilde vârid olmuştur. Bunun için kurbanın büyüklüğü ve parçalarının çokluğu nisbetinde ateşten âzâd edilirsin.

Medine'yi Ziyaret

  • katip

Medine'nin evlerini gördüğün zaman, derhal şunu hatırlamalısın ki, Allah Teâlâ bu beldeyi peygamber-i zişânı Hz. Muhammed (s.a) için seçmiştir ve Rasûlü'nün hicretini de oraya münâsip görmüştür. Medine öyle bir yerdir ki, Hz. Peygamber orada rabbinin farz olan emirlerini ve kendisinin de sünnetlerini ilân etmiş ve oradan düşmanlarına savaş ilân etmiştir ve yine orada dinini ölünceye kadar öğretmeye devam etmiştir. Sonra gerek kendisinin ve gerekse kendisinden sonra hakkı ilân eden iki halifesinin mezarları da oradadır. Bütün bunları
hatırladıktan sonra Hz. Peygamberin, Medine'de gezerken yere bastığı mübarek ayağını ve onların yerlerini görüyor gibi düşünerek ve edebe bürünerek gezmelisin. Belki de her attığın adım Rasûlüllah'ın mübarek adımlarının yerleridir ve her attığın adım, mutlaka onun çiğnediği toprak üzerinde olmaktadır. Bu bakımdan sükûnetle, vekar ve edeble gezmelisin.

Rasûlullah'ı Ziyaret

  • katip

Daha önce dediğimiz gibi, onun huzur-u saâdetinde durman ve onu diri iken ziyaret ettiğin gibi, ziyaret etmen en uygun bir harekettir. Eğer sağ olsaydı onun şahsına ne kadar yaklaşabiliyorsan, kabrine de o kadar yaklaşmalısın. Nasıl ki onun şahsına temas etmek ve onun bedenini öpmek hürmetsizlik olduğu için, onun huzurunda biraz uzakta durup onun emrini yerine getirmeye hazır bir vaziyette durmak gerektiği gibi, şu anda da öyle yapman lâzımdır. Zira mezarı kucaklamak ve öpmek hristiyanların ve yahudilerin âdetidir. Rasûlullah senin orada hazır bulunduğunu, orada ziyaretçi olduğunu bilmektedir. Ona verdiğin selâm ve getirdiğin salâvat-ı şerîfeler kendisine aynı anda yetişir. Bu bakımdan onun mübârek suretini hayalinde canlandır. Mezarında oturduğunu ve senir: hareketlerini seyrettiğini hayâline getir. Onun büyük rütbesini kalbinde yaşat.

Giriş

  • katip

Hamd, O Allah'a mahsustur ki, şeytanın hilelerini kullarından uzaklaştırmak suretiyle onlara olan minnetini büyütmüştür.

Orucu, dostları için kale ve kalkan yapmak suretiyle şeytanın umduğunu red ve zannını boşa çıkarmıştır. O Allah ki dostları için, orucun hürmetine cennetin kapılarını açmıştır.

Onlara 'şeytanın ancak kalplerdeki gizli şehvetler yoluyla geldiği' hakikatini bildirmiştir. Yine onlara bildirmiştir ki, şehvetleri yok etmek suretiyle itminana kavuşan nefis, hasmının belini kırmak için galip bir kahraman ve yenilmez bir kuvvete sahip olmuştur.

Orucun Zâhirî Farzları, Sünnetleri ve Orucun İfsadı Halinde Lâzım Gelen Hükümler

  • katip

Zâhirî farzlar altı tanedir:
1. Ramazan ayının başlangıcını gözlemek
Bu vazife, hilâlin görünmesiyle olur. Eğer hava bulutluysa şaban ayı otuz güne tamamlanır. Hilâlin görünmesinden gayemiz; bilinmesidir. Bu ise, âdil bir kişinin sözüyle de sâbit olur. Şevval ayının hilâli ise, ibadette ihtiyat sebebiyle ancak iki âdil şahsın şehâdetiyle sâbit olur.

Bir âdil şahsın ağzından Ramazan hilâlinin göründüğünü duyan, eğer onun sözüne güvenip, yüzde ellibir oranında doğru söylediğine de kanaat getirirse, kadı o adil insanın sözüyle hükmetmezse dahi, böyle bir müslümana oruç tutmak lâzım gelir.

Oruç Bozmanın Cezası Dörttür

  • katip

Oruç Bozmanın Cezası Dörttür
1. Kaza etmek
2. Kefâret
3. Fidye
4. Oruçlulara benzemek için o gün akşama kadar orucu bozan
şeylerden sakınmak


1. Kaza
İster özürlü, ister özürsüz orucu terkeden her mükellef müslümana kaza etmek farzdır. Bu bakımdan hâyızlı bir kadın temizlendiği zaman orucunu kaza etmelidir. Dininden dönen de böyledir. Fakat kâfir, çocuk ve mecnûn ise, onların kazası yoktur. Ramazan orucunun kazasında günlerin takibi şart değildir. Nasıl isterse öyle yapar, ister arka arkaya, isterse aralıklı olarak kaza etmesi caizdir.

Orucun sünnetleri ise altı tanedir

  • katip

1. Sahuru geç yemek.
2. İftarı hurma veya su ile namazdan önce ve acele ile yapmak.
3. Zevalden sonra misvâk kullanmamak.
4. Ramazan ayında Zekât bölümünde geçtiği gibi cömert olmak.
5. Kur'an'ı çok okumak.
6. İtikâfa girmek; her Ramazan'ın son on gününde itikâfa girmek daha da faziletlidir.

Çünkü Hz..Peygamber'in âdeti şöyleydi:
Ramazan'ın son on günü geldiğinde Hz. Peygamber, yatağını katlar, elbisesini giyer, daha fazla ibadet etmeye hazırlanırdı. Ailesine de aynı şeyi emrederdi.15

Yani aile efradıyla yorucu bir şekilde ibadete dalardı. Çünkü bu son on günde kadir gecesi vardır. Çoğu zaman bu gece, Ramazanın son on gününün tek gecelerine rastlamaktadır.

Orucun Sırları ve Bâtınî Şartları

  • katip

Oruç üç derecedir:
A) Avam'ın orucu
B) Havassın orucu
C) Ahass'ul-Havass'ın orucu

Avamın Orucu: Bu oruç, mide ve tenâsül uzvunu şehvetlerden sakındırmaktır. Yani yemek, içmek ve cinsî münasebette bulunmaktan sakınmaktır.

Havass Orucu: Kulak, göz, dil, el, ayak ve sâir âzaları günah-lardan uzak tutmaktan ibarettir.

Ahass'ul-Havass'ın Orucu: Kalbi, dünyevî düşüncelerden tamamen arındırıp Allah'tan başka herşeyi kalpten uzaklaştırmaktır. Böyle bir oruç Allah'tan ve kıyâmet gününden başka birşeyi düşünmekle bozulur. Din için düşünmezse dünyayı düşünmek de bu orucu bozar. Fakat din için istenilen dünya, âhiretin azığı olduğu için dünyalıktan çıkar ve böylece bu orucun bozulmasına vesile teşkil etmez. Hattâ kalp ehli, akşam iftarda yiyeceği ve içeceği şeyleri düşünmek suretiyle fikir yürüten kimsenin hatada olduğunu kaydetmişlerdir. Çünkü bu Allah'ın fazlına güvensizlik, Allah tarafından va'dedilen rızka tam inanmamak demektir. Bu mertebe, peygamberlerin, sıddîk ve mukarriblerin mertebesidir.