2007 yılı Ocak ayı konuları

“Chat”ışma

  • NaTuraL

Bugün internetin chat odaları bir kısım insanlarımızın yaşantılarında tüm dünyada olduğu gibi oldukça önemli bir yer edindi. Sohbet etmenin Türkçe karşılığı olarak kullanılmaya başlanan chat’leşme yakın zamanda hastanelerin psikiyatri kliniklerinde özel birimler kurulmasını sağlayacak gibi gözüküyor. Bugün Türkiye’de yüzbinlerce kişi vaktinin büyük bölümünü bilgisayar başında chat yaparak geçiriyor. Sayıları gitgide artan internet kafelere gidip baktığınızda her on kişiden beşinin bir chat odasında moda deyimle “geyik” yaptığını görürsünüz.

Aşkın Etiği

  • NaTuraL

Aşk'ın insan hayatında yeri çok önemlidir. Yapısının incelenmesi gerekmektedir. Aşk'ın tanımlamak için kaynak bol ve değişken bakış açılarına sahiptir. Ama yine de bu kavramı açıklamak ve bir tanıma tamı tamına oturtmak zordur. Bu kavram merkeze alınarak, insanlar üzerinde bir siyasal güç oluşturmak kolaydır. Üzerinde çokça oynanan kavramlardan biride budur. Neden bu kavram bunca önemseniyor ve üzerinde kafa yoruluyor? Çünkü duyguyu merkeze almaktadır. Direk kişilik üzerinde bir yaşam oluşturmaktadır. Toplumsal bir ahlakın mevcudiyetini inşa etmede görevlidir. Bu bir medeniyetin yeni baştan okunmasını sağlamaktadır. Onun içindir ki, bu kadar işlenmiş ve üzerinde düşünülmüştür.

Sanal Eş Arama Umutları

  • NaTuraL

Baş döndürücü teknolojik gelişmelerle birlikte insan ilişkilerinde de büyük değişiklikler olmaya başladı. Eskiden insan insana bire bir ilişkiler vardı. Şimdi ise bu ilişkilerin yerini, internet ortamındaki sanal ilişkiler almaya başladı.
Kitle iletişimin ve bilgisayarın insana kazandırdığı sayısız imkanların yanı sıra, teknoloji bir çok değerleri de alıp götürüyor. İnsanı sosyal hayatından, çevresinden, arkadaşından ve ailesinden koparıyor. En önemlisi, kişilik karakterinde yaptığı tahribattan dolayı da insanı yalnızlığa sürüklüyor.

Bekaret, kız kaçırma, intihar internet aşkları

  • NaTuraL

İnternet aşkları Artık elektronik çağını bütün haşmetiyle yaşıyoruz. Kimi iletişim araçlarının hayatımızın her safhasında, dozunda ve doğru bir şekilde kullanılması mutlaka faydalıdır. Ama bu araçların dünyamıza girmesi, haddini aşan bir seviyede olursa, kimi sorunlarla karşılaşmanız da kaçınılmazdır.




Kimi gençler iletişim araçlarını aşkın içine öylesine soktular ki, neredeyse "elektronik aşk"lardan bahsedebileceğiz. Sanal dünya olan internetteki plâtonik aşklardan cep mesajlarına, emaillerden yoğun telefon trafiğine kadar iletişim aşkımızın hizmetinde. Ama durun bir dakika. Kim kimin hizmetinde ya da kim kimi etkisi altına almış? İnternetteki kimi pornografi siteleri insanları aşktan uzaklaştırıyor ve cinselliğin hem de en bayağısının esiri hâline getiriyor. Aşktaki yücelik yerine aşağı duygular harekete geçiyor. internette hedefsiz, öylesine yapılan dolaşmalarda veya kimi arkadaş sitelerinde garip tesadüfler yaşanıyor. Rastgele tanışmalar, öylesine kurulan arkadaşlar aşka dönüşüyor.

Aileyi sarsan chat problemi

  • NaTuraL

Yıkılan yuvalar, tükenen sevdalar, boşanan eşler, ihanete uğrayan taraflar var. internetteki chat problemi, eşleri, nefis ve vicdanları arasında çaresiz bırakıyor. Bazen nefis galip geliyor ve toplumun temeli olan bir aile daha yıkılıyor; geride şefkat ve ilgiden mahrum çocuklar kalıyor.




Teknolojinin son gözdesi olan internet, bütün dünyanın en yaygın iletişim ağı olurken, yanlış kullanmaktan kaynaklanan olumsuzluklarla yuvamızın saadetini tehdit ediyor, eşler arasındaki diyalogu azaltıyor ve tarafları ihanet boyutuna varan bir "aldatma tuzağı"na düşürebiliyor. Artık internet ağıyla bütün dünyanın bilgisi parmaklarınızın ucunda. Sayısız kişi, kuruluş, şirket, okul, kurum internet yoluyla size kendisini ve faaliyetlerini tanılıyor. Bunun için internete bağlı bir bilgisayarınızın olması yeterli. Hatta bir dost ve akrabanızdan ya da bir internet cafeden faydalanarak "sanal dünya" ile irtibat kurabiliyorsunuz. Yarım asır (incesini hafızamızda canlandırdığımızda, sırasıyla radyo, pikap, teyp ve televizyonun aile içi eğitimi, iletişimi ve tabiî ki mutluluğu etkilediğini görüyoruz. İçlerinde televizyonun tartışılmaz bir saltanatı var.Şimdi ise bunlara yeni araçlar eklendi.

Kur'an'ı Açıktan Okumak

  • Gülmira

Hiç kuşkusuz kişi, Kur'ân okurken en azından kendisi duyacak kadar sesli okumalıdır. Çünkü okumak, harfleri biri diğerinden ayırdedilecek bir sesin kesişmesinden ibarettir. Bu nedenle ses lâzımdır. Sesin en azı da kendisinin duyacağı kadardır. Eğer kişi kendi duyacak kadar bile sesli okumazsa, o vakit namazı sahih değildir. Başkasına duyuracak derecede sesli okumaya gelince, bir yönden güzel, diğer bir yönden de mekruhtur. Kur'an'ı başkasına duyurmayacak derecede gizli okumanın güzel olduğuna şu hadîs-i şerif delâlet eder:

Gizli okuyuşun alenî okuyuştan üstünlüğü, gizli sadakanın açıkça verilen sadakadan üstünlüğü gibidir.24

Kur'an'ı Güzel Sesle Okumak

  • Gülmira

Kur'an'ın nazmını bozacak derecede aşırıya gitmeksizin sesi yükseltip ahenkli bir şekilde tertil ile güzelce okumak, sünnet-i seniyyedir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kur'an'ı seslerinizle süsleyiniz.30
Başka bir hadîs: 'Allah Teâlâ güzel sesle Kur'ân okumaya müsaade ettiği gibi, hiçbir şeye müsaade etmiş değildir'.31
Başka bir hadîs:
Kur'ânı! gereği gibi teganni ile okumayan bir kimse bizden değildir.
Bazıları 'Buradaki teganni, istiğna mânâsındadır' demişler, bazıları da 'Burada teganni ile terennüm (sesin kıvraklığı) kastedilmiştir' demişlerdir. Bu son yorum lûgat ehlinin nezdinde gerçeğe daha yakındır.

Kelâm'ın Aslını Anlamak

  • Gülmira

Kelâm'm azametini ve yüceliğini Allah Teâlâ'nın celâl arşından mahlukâtının anlayış derecesine inmek suretiyle yapmış olduğu lütuf ve fazileti bilmek gerekir. Kur'ân okuyan; Allah Teâlâ'nın zâtî ile kaim bulunan ve kadîm bir sıfatı olan kelâmının mânâlarını lûtfuyla insanların anlayışına ne şekilde müsait kıldığına dikkatle bakmalıdır ve yine dikkat etmelidir ki, Allah Teâlâ'nın o kadîm sıfatı, harflerin kıvrımlarında ve seslerin arasında nasıl tecelli etmiştir? Oysa harflerle sesler, beşer sıfatlarıdır. Çünkü beşer kendi sıfatlarının vasıtasıyla olmazsa, Allah Teâlâ'nm sıfatlarını arılamaktan aciz kalırdı. Aynı za-manda eğer Allah Teâlâ kelâmının yüceliğinin hakîkatini harf-lerle örtmeseydi, onu dinlemek ne arşın ne de fersin kârı olurdu.

Tâzim

  • Gülmira

Kur'an'ı okuyan kişi, bu işe ilk başladığı zaman kalbinde konuşanın (Allah'ın) azametini hazır bulundurmalıdır.

Bilmeli ki, okuduğu beşer kelâmı değildir ve yine bilmelidir ki, Allah Teâlâ'nın kelâmını okumakta gayet tehlikeli bir durum mevcuttur. Çünkü Allah Teâlâ (cc) şöyle buyurmuştur:
Kur'ân'a ancak temiz olan kimseler dokunabilir.
(Vâkıa/79)
Nasıl ki, mushafın cildine ve yapraklarına ancak abdestli ve pâk olan bir kimse el sürebiliyorsa, öylece mânânın bâtını da (Allah'ın hükmüyle) ancak kötülüklerden pâk olan kalbin bâtınına açıktır, Allah'ın azameti ve büyüklüğü ile nurlanan kalbe açıktır ancak.

Kalp Huzuruyla Okumak

  • Gülmira

'Ey Yahya! Kitab'ı kuvvetle tut' (Meryem/12) ayeti 'ciddiyet ve kuvvetle Kitab'a sarıl' şeklinde yorumlanmıştır. 'Ciddiyetle kitaba sarılmanın mânâsı; kitâbî okurken himmeti herşeyden kitaba çevirmek ve kişinin kendisini sadece ona hasretmesi demektir'.
Âlimlerden birine 'Kur'an'ı okuduğun zaman, nefsine herhangi birşey gelince vesvese ediyor musun?' denildiğinde şöyle cevap vermiştir: 'Benim nezdimde Kur'an'dan daha sevimli bir şey var mıdır ki kalbime gelsin'.
Seleften bazısı, bir ayeti okuduğu zaman, eğer kalbi o ayette mutmain olup onun mânâsını anlamamışsa ikinci bir defa onu tekrar ederdi. İşte bu sıfat bir önceki ayetin taziminden doğan sıfattır. Zira kişi, okuduğu kelâmı tazim ederse okudukça onunla müjdelenir, aralarında yakınlaşma olur ve okuduğundan gafil olmaktan uzaklaşır. Bu bakımdan Kur'an'da kalbin ünsiyet edeceği mânâlar mevcuttur, yeter ki okuyucu bu işin ehli olsun. O halde Kur'an'ı okuyan bağ ve bahçelerde gezintiye çıkmış gibidir. Bu durumda nasıl olur da onun gayrisini düşünüp de onunla meşgul olabilir. Böyle zevk ve sefa yerlerinde dolaşan bir kimse elbette onlardan başkasını düşünmez.

Tedebbür (Düşünmek)

  • Gülmira

Düşünme, kalp huzurunun ötesinde bir mânâdır. Zira insanoğlu bazan Kur'an'dan başka şey düşünmez. Fakat buna rağmen sadece Kur'an'ı dinlemekle yetinir, mânâlarını düşünce süzgecinden geçirmez. Oysa okumaktan gaye düşünmektir. İşte düşünmeyi teinin etmek için, Kur'an'ı tertîl ile okumak sünnet olmuştur. Çünkü Kur'an'ın zahirini tertîl ile okumak bâtınında tedebbür (düşünme) imkânını bahşeder.
Hz. Ali şöyle buyurmuştur: 'İçinde anlayış bulunmayan bir ibadette hayır olmadığı gibi, içinde düşünme olmayan okumanın da hayrı yoktur'.

Tefehhüm (Anlamaya Çalışmak)

  • Gülmira

Tefehhüm, okuduğu her ayetten, gücü nisbetinde anlamaya çalışmak demektir. Zira Kur'ân, Allah'ın sıfatlarını, fiillerini, peygamberlerin hallerini, peygamberleri yalanlayanların hâllerini ve onların nasıl helâk olduklarını, Allah'ın emirlerini, yasaklarını, cennet ve cehennem zikrini ihtiva etmektedir.

Allah'ın sıfatlarını belirten bazı ayetler:

O göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size kendi cinsinizden çiftler yapmıştır. Davarlardan da çiftler... Sizi bu tarzda yaratıp üretiyor. O'nun misli gibi (ona benzer) tek birşey yoktur. O, bütün söylenenleri işitir bir semî'dir, bütün yapılanları gören bir basîr'dir.(Şûrâ/11) Melik 'tir (mülk ve saltanatı devamlı olandır), Kuddûs 'tür (yani her türlü noksanlık ve ayıplardan beridir, bütün âfet ve kederlerden salimdir), Mü'min dir (yâni emniyet verendir), Müheymin'dir (yani her şeyi gözetip koruyandır), Azîz dir (yani herşeye galibdir), Cebbâr'dır (yani kulların hallerini ve ihtiyaçlarını düzeltendir. Varlığı çok yücedir), Mütekebbir 'dir (azamet ve ululuk sahibidir).

Mutluluk Dersleri

  • arif

YEŞİLSER ailesi son onbeş yıl içinde başdöndürücü bir hızla zenginleşti, refaha kavuştu ama mutluluğu o nisbette yükselmedi. Hattâ geriledi bile.Servetleri artınca sık sık tâtil yapar oldular. Geçenlerde iklimi ılık bir güney şehrine gitmişler. Bey son derece lüks, konforlu, güzel beş yıldızlı bir otelde yer ayırtmış.Şâkire hanım buna surat asmış, söylenmiş. “Nevresim’ler kadar olamadık, onlar yedi yıldızlı otele inmişlerdi. Tâtil dönüşü, yüzlerine nasıl bakacağım?” gibi lâflar etmiş.

Çok para olmayınca, o parayla lüks ve şatafatlı bir hayat sürülmeyince bir kısım insanlarımız kendilerince mutlu olamıyor. Beş yıldızlı lüks oteli beğenmeyenlerin ana babaları, dede ve nineleri çok mütevâzı imkânlar içinde kıt kanaat yaşarken, daha mutlu idiler.

Hacda Okunan Hutbeler

  • katip

İmam (devlet başkanı) için, bayram günü zevalden sonra hutbe okumak sünnettir. Bu hutbe, Rasûlullah'ın vedâ hutbesidir. Bu bakımdan hacda dört hutbe vardır:
1. Zilhiccenin yedinci gününde okunan hutbe
2. Arefe gününde okunan hutbe
3. Kurban bayramı gününde okunan hutbe53
4. Birinci ayrılış hutbesi

Bütün bu hutbeler, zevalden sonra okunur. Arefe hutbesi hâriç, bütün bu hutbeler tektir. Ancak Arefe hutbesi iki hutbeden ibârettir ve aralarında hafifçe oturulur. Tavaf bittikten sonra Mekke'den Minâ'ya döner, geceyi orada geçirir ve şeytanları taşlar. O geceye, onun sabahında insanlar orada karar kıldıkları için 'Karar gecesi' denir. Bayramın ikinci gününde güneş zevale erdiği zaman taş atmak için gusletmelidir. Önce birinci cemreye, yani Arafat'a, en yakın olana varır, ki bu cemre yolun sağına düşer. (Müellifin zamanında böyleydi). Oraya yedi taş atar. Birinci cemreyi geçtikten sonra, yolun biraz sağ tarafına geçer, yüzünü kıbleye çevirir, Lâ il-âhe illâllah Allahu Ekber der, huzur-u kalp ile dua eder. Âzaları titrer bir halde duaya devam eder. Bakara sûresini okuyacak kadar kıbleye yönelip duaya devam etmelidir.

Seferden Dönüşün Sünnetleri

  • katip

Hz. Peygamber (s.a), gazâdan, hac veya umreden döndüğü zaman her yüksek yerde üç defa tekbir getirir ve şöyle derdi:
Evine kavuştuğunda Allah Teâlâ'nın kendisine Kâbe'sinin, hareminin ve peygamberinin kabrinin ziyaretini nasip etmekle minnette bulunduğunu unutmamalıdır. O nimetleri inkâr edip yeniden gaflete, boş şeylere ve günâhlara dalmamalıdır. Çünkü böyle hareket, kabul olunan haccın alâmeti değildir. Kabul edilen haccın alâmeti, dünyada zâhidlik, âhirete rağbet göstermek ve Kâbe'yi gördükten sonra Kâbe'nin rabbinin likâsına hazırlanmaktır.