2006 yılı Kasim ayı konuları

Ahir Zamanda Genç Olmak!

  • Hasan Dursun

BİR MAYIS GÜNÜ, artık orta yaşlılığa terfi etmiş biri olarak yollardaydım. Hava, tam bir bahar havasıydı. 'Ahir zamanda çocuk olma'nın bütün ağırlığını yaşayan çocuklarımızı, biraz hafiflemeleri arzusuyla, erkenden ninelerine götürmüştü hanım. Çocuklar hem nine, hem de toprak yüzü göreceklerdi. Ben ise ihtida öyküleriyle meşguldüm. Hayatında ilk kez üniversitede iken bir müslümanla, üniversite bitiminde ise İslâm'la tanışan bir hanımın önyargılarla cedelleştiği nice yıllardan sonra İslâm'a gelişinin öyküsünü Türkçe'ye aktarmaya çalışmış; bu arada, bir hayli bunalmıştım. Hava güneşliydi ve güneş yakmıyordu. Bahar beni dışarıya davet ediyor, yorgun zihnim yeni bir ihtida öyküsünün tercümesine elvermiyordu.

Soru-Sorun (Temizlik- Taharet- Abdest- Namaz) Ikinci kez ?

  • nepkoc

Site yetkililerine ve Siteyi takip eden herkese hayirli gunler diliyorum. Ben bu siteyi insanlarin yararlanmasi icin hazirlanmis oldugunu dusunuyorum. Kendi hayatlarinda soramadiklari,ogrenemedikleri, belki binlerce insan icin onemsiz, ama O insan icin onemli olan sorularin sorulabilecegi, ogrenilebilecegi bir yer olarak dusunuyorum. Umarim yanilmiyorumdur. Asagida tekrar soracagim soruyu tam 11 gun once yazmistim. Siteyi takip edenlerin ilgilenmemesini, yorum yapmamasini, hatta cok absurd bulabileceklerini kabul edebiliyorum. Ama siteyle ilgili kisilerin sessiz kalmalarini, bu kadar ilgisiz davranmalarini anlamiyorum. Cok mu sacma ?, cok mu onemsiz ?, Sizin icin bu siteyi takip ettigi belli olan bir kisinin sizden yardim istemesine bu sekilde sirt donmus olmanizi anlamiyorum. Ve yazdigim benim icin onemli bu problemlerin ozellikle yurtdisinda yasayan bircok erkek icin gecerli olduguna inaniyorum. Eger yine sessiz kalacaksaniz, diyecek birseyim yok. Bir daha soru sormayacagimdan emin olabilirsiniz. Saygilar..

Kocaya internette aşk tuzağı

  • Hüseyin Hare

Sürekli chat yapan eşine tuzak kuran Gülsüm A. kendisini başka bir kadın olarak tanıtıp yazışmaya başladı. Bir süre sonra buluşmaya giden Ömer A., karşısında eşini görünce şoke oldu. Evde tartıştığı eşini bıçakla yaralayan kıskanç kadın, üzerine de sıcak su dökerek haşladı.

TEKİRDAĞ’ın Çorlu İlçesi’nde oturan 3 çocuk annesi 36 yaşındaki Gülsüm A., bir fabrikada elektrik teknisyeni olarak çalışan 42 yaşındaki eşi Ömer A.’nın, sürekli internetteki sohbet sitelerine girmesi üzerine kendisini aldattığından şüphelendi. Eşinin girdiği sitelerini belirleyip üye olan Gülsüm A., kendisini eşine başka bir kadınmış gibi tanıttı. 1 ay boyunca eşiyle arkadaşlık sitelerinde konuşan ve e- posta gönderen Gülsüm A., Ömer A.’nın telefonla konuşma talebini gırtlak kanseri olduğu ve konuşamadığını söyleyerek reddetti.

Evliliği Yürütmek İçin

  • Hasan Dursun

TÜRKİYE’DE ‘evlilik okulu’ adı altında hizmet veren özel veya resmî bir eğitim kurumu biliyor musunuz? Ben bilmiyorum, en azından duymadım. Bazı üniversite hocalarının özel çabalarıyla ‘ana baba okulu’ adı altında halka açık kurslar düzenlendiğini biliyorum, ancak gençleri evliliğe hazırlayan bir ‘evlilik okulu’ bilmiyorum.

Amerika’da ve Avrupa ülkelerinin çoğunda değişik isimler altında hizmet veren evlilik ve ana baba okulları oldukça yaygın. Evlenmeye niyetli nişanlı veya sözlü gençler önce bir ‘evlilik okulu’nun kurslarına katılıyorlar. Burada evli çiftlere aile olmanın getireceği sorumluluklar, karşı cinsin psikolojisi, ‘ben’ kişiliği ile ‘biz’ kişiliğini ayıran sınırlar, eşler arası uyum, ailede iş bölümü, ortaya çıkan anlaşmazlık problemlerinin çözümü, arkadaş-akraba-komşu ve iş ilişkileri, ev ekonomisi gibi temel konular anlatılıyor. Amerika’da master yaptığım yıllarda sık sık bu okulları ziyaret etme ve derslerine katılma fırsatı bulmuştum.

Aşk Asla Yetmez

  • YineBiGulnihal

BİR İŞİN GEREK şartı aynı zamanda yeter şart olmadığı gibi, parça da bütün değildir. Gelin görün ki, insanoğlu çoğu kez gerek şartı yeter şart zanneder ve çoğunlukla parçayı bütünle özdeşleştirir. Zira, bir iş gerek şart olmaksızın gerçekleşmez ve bir bütün parça tamam olmadan bütün olmaz. Ve bu durum, dikkatlerin kendisi olmadan sonucun gerçekleşmediği 'gerek şart' ile kendisi olmadan bütünün yarım kaldığı 'parça' üzerinde yoğunlaştırır.

Bu yoğunluk--parça-bütün ilişkisi gözden kaçtığı ve gerek şartın yeter şart olmadığı unutulduğu takdirde--sair şartlara ve sair parçalara, hatta işin ve bütünün tamamına dair bir algı körlüğünü getirir. Bu körlük, idraki daraltır. Sonuç parçanın bütünün tamamı imiş gibi muamele görmesi, 'gerek şart'ın ise 'yeter şart' makamına terfi etmesidir.

MÜSLÜMAN ÇOCUĞUNA BAZI DİNİ SUALLER

  • imdat sezer

SUAL - Sen müslüman mısın?

CEVAP - Müslümanım Elhamdülillâh.

SUAL - Müslümanım demenin mânası nedir?

CEVAP - Allâh'ı bir bilmek, Kur'ân-ı Kerîm'i ve Muhammed Aleyhisselâm'ı tasdik etmektir.

SUAL - Ne zamandan beri müslümansın?

CEVAP - „Belâ" dediğimiz zamandan beri müslümanım.

SUAL - „Belâ" zamanı neye derler?

CEVAP - Misâk'a derler. Yâni Cenâb-ı Hakk ruhlarımızı yarattığı vakit bunlara hitaben „Elestü birabbiküm" yâni (Ben sizin rabbiniz değil miyim?) diye sordu. Onlar da „Belâ" (Evet Rabbimizsin) dediler. O zamandan beri müslümanım demektir.

Yalan da olsa

  • celin

Sokak ortasýnda bir kadýn var baðýrýyor
Kendini arýyor kendini soruyor baðýrýyor
Sesi kulaklarýmda bir kurþun gibi patlýyor
Yalanda olsa haklýlar diyoruz ama buda yetmiyor

Gece yarýsý vardiyada iþciler tedirgin üþümekte
Iþten deðil güçten deðil içten üþümekte
Zaman geçmekte zaman gecikmekte zaman üþümekte
Yalanda olsa birleþiyorlar ama buda yetmiyor

Gece yarýsý bir müzisyen evine yine geç dönüyor
Taksi parasý bile yok cebinde ama evine dönüyor
Iki damla yaþ geliyor gözlerinden cigarasý sönüyor
Yalanda olsa zenginiz bu bize yetmiyor

Yalnýzým yalnýzlýðým beni dinlemekte
Yalanda olsa ne varki bu þarkýyý söylemekte
Yalanda olsa içimden bir bulut akýp gidiyor
Yalanda olsa mutluyum ya bu bana yetiyor


Ahmet Kaya

Ergenlik çağı, gerginlik çağı!

  • Abdurrahman Önül

15 YAŞ CİVARINDAKİ çocuklara, yani ergenlere nasıl davranılması gerektiği, öteden beri bütün anne ve babaların kafalarında yer eden bir sorundur. Bir başka yaygın ifade biçimiyle “gençleri anlamak” (ya da anlamamak), dedelerimiz zamanında bir problemdi, babalarımız zamanında da problemdi, şimdi de problem. Ergen olmak da zor, ergen ana-babası olmak da. Zorlukları kolaylaştıran ise bilgi. Bu sorunlarla defalarca karşılaşmış bir uzmanın bilgi ve tecrübelerine dayanan birkaç tavsiyesi ise faydalı olabilir umarım.

YENİ BİR ERİŞKİN GELİYOR

Psikolojik açıdan ergenlik çağı, çocukluk döneminde temel elemanları (yani hammaddesi) belirlenmiş olan kişiliğin, toplumda bir birey olarak, nasıl bir rolle, nasıl bir şekilde var olacağının belirlendiği, yani gencin erişkin bir insan olarak toplumda kendi adına var olmaya hazırlandığı bir dönemdir. Çocukken her şeyi ailesinden bekleyen, sürekli desteğe muhtaç olan insanın, kendi ayakları üstünde durup kendi yolunu çizebilmesi için de, böyle zorlu bir değişim dönemi geçirmesi kaçınılmazdır zaten. Zahmetsiz rahmet olmaz. Yeni ve kendinden öncekileri aşmış bir bireyin meydana atılması zamanıdır artık. Ve Bediüzzaman’ın ifadesi ile “anne-baba, kimsenin değil ama, çocuğunun kendisinden daha iyi olmasını ister.” İyi ama bu “kendisinden daha iyi” olma, nasıl olacaktır? Eğer çocuk anne-babanın dizinin dibinde, aynı yolda, onların izinde yürürse, ancak onlar kadar iyi olabilir; onları aşamaz ki. Onları aşabilmesi, kısmen de olsa onlardan ayrımlaşması, yeni şeyler denemesi ile mümkündür. Bu da gösterir ki, gencin kendine has bir yol çizmesi, değil şikayet etmek, istenmesi gereken bir şeydir aslında. İşte ergenlik çağı problemlerinin belki de en önemli püf noktası buradadır. Ebeveyn, çocuğunun hâlâ o eski uslu, ana kuzusu halinin devamını isterse, değişime karşı direnirse, bu dönem kolay atlatılamaz. Hatta bazen yirmili yaşlara kadar gecikir. Yoksa yirmibeş yaşında bile hâlâ dizinizin dibinde duran, her sorumluluğu size yıkan bir çocuğunuz mu olsun istiyorsunuz?

Mükemmel Çocuk Yetiştirmenin Üç Altın Kuralı

  • Abdurrahman Önül

BAŞLIK DİKKATİNİZİ ÇEKTİ ve yazıyı okumaya başladınız değil mi? İstediğim de buydu zaten. Yoksa ne mükemmel çocuk yetiştirmenin sadece birkaç kuralı vardır ve hatta ne de mükemmel çocuğun tarifi. Ama maalesef orada burada buna benzer başlıklarla yazılmış “mucizevi” reçeteler okuruz sık sık.

Sağlam bir dünya görüşü olmayan Batı medeniyetinin zavallı pedagog ve psikologları dipsiz kuyuya ipsiz inerek ortalama on yılda bir değişen fikirlerle ana-babalara yeni yeni reçeteler sunarlar. Hepsini de “Doğrusu budur, böyle davranın, çocuğunuz mükemmel yetişsin” diye pazarlarlar hep.

Gençlere Neden Güvenmiyoruz?

  • Abdurrahman Önül

Günlerim gençlerle birlikte geçiyor. Fırsat buldukça, ders aralarında, sohbet ediyoruz. En büyük sıkıntıları, anne babaların ve öğretmenlerin kendilerine güvenmemeleri. Bilhassa anne babalar gençlere, nasihat ederken bile, iğneleyici, suçlayıcı ve yargılayıcı bir dille yaklaşıyorlar: “Biz senin yaşında iken gaz lambasının ışığında ders çalışırdık. Çocukluğumuz yokluk içinde geçti. Öğretmenlerimizi görünce kaçacak delik arardık. Ödevimizi yapmadan okula gitmezdik. Büyüklerimizin yanında lafa karışmazdık...” Uzayıp giden benzeri nasihatler. Genç içinden, “Ne zaman bitecek bu nasihat işkencesi?” der.

Eyvah! Çocuğum İnternette!!!

  • Abdurrahman Önül

Çocuklarda ve gençlerde, hatta anne-babalarda internet bağımlılığı

üzerine tavsiyeler. Her eve, herkese lâzım!

ESKİDEN anne babalar çocuklarını sokağın ve kötü arkadaşın etkilerinden korumak için çaba gösterir, çabaları sonuç vermediği zaman gelip bize danışırlardı. Bilgisayar ve bunun yan ürünü olan internet hayatımıza girdikten sonra, sokağın ve kötü arkadaşın yerini ‘internet kafe’ler aldı. Anne baba ile duygusal bağları zayıf, aile içinde kendilerini değerli hissetmeyen, okul başarısı düşük çocuklar ve gençler, artık sokak yerine internet kafelere gidiyorlar. Kötü arkadaşın yerini, şimdi internet bağlantısı olan ev bilgisayarları aldı. Bize danışmak için gelen anne babalar, sokak yerine, internet kafelerden ve evdeki bilgisayardan yakınıyorlar.

Kabul Et Kalbim

  • Kamber

Ümitlenme her telefon çalışında
Koşma kapılara her adım sesinde
Senin sandığın yıldız artık yok yerinde
Kabul et kalbim, kabul et kalbim
Ah kalbim
Biz ayrıldık

Gitti giden dönmeyecek
Kabul et kalbim
Asla Seni Sevmeyecek...

Gitti giden dönmeyecek
Kabul et kalbim
Asla geri gelmeyecek...


O yanmadı Senin kadar
Feryad etsen neye yarar?

Ya sen dur sonsuza kadar
Ya kabul et.
Kabul et kalbim, kabul et kalbim
Ah kalbim
Biz ayrıldık.

"Aynı kökte hayat bulan
Sarmaşıklar gibiydik
Biz senle sevgili değil
Sanki tek bir bedendik
Fırtınalardan korkmazken
Bir nefeste savrulduk
Artık durma vakti kalbim
Kabul et biz ayrıldık.."




Metin Arolat

Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak

  • Kamber

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları

RESÛL-İ EKREM'İN GÜZEL AHLAKI

  • Nalan

Güzel ahlâkın en canlı mümessili bulunan Efendimiz, hiçbir zaman pörsümiyecek ahlâk-ı hamidenin esaslarını, hadis-i şerifleriyle tesbit etmiş ve kurmuş olduğu bu esaslara ömrü boyunca riayet etmiştir. En güzel bir ahlâk üzere bulunduğu Kur'an-ı Kerim'de tescil edilmiş olmasına rağmen o, daima güzel ahlâkın tâlibi olmuş; yaptığı dualarda Cenâb-ı Hakk'tan sıhhat, âfiyet ve güzel bir huy istemiştir.

Kâinâtın efendisinin bu duaları, güzel huyun kendisinde devamlı olması isteğini aksettirirken değer ve kıymet bakımından ahlâk-ı hamidenin ehemmiyetini ortaya koymaktadır.