Peygamberimiz (s.a.s.): "Allah hiçbir dert göndermemiş ki, dermanını da göndermesin" (Müslim, selâm 69; Buhârî, tib 1; Ebû Dâvûd, tib 1,11; Ibn Mâce, tib 1, Tirmizî, tib 2; Müsned NI/156.)buyurmuş ve hastaların tedavi edilmesini istemiştir. Yani hastanın doktor ve ilâç aracılığıyla şifâ araması, ama doktoru ve ilâci, etkisinin kaynağı değil, sebebi olarak görmesi. esas şifânın Allah'tan olduğunu bilmesi, Peygamberimizin emridir. Yine Peygamberimiz ilâcın, neşterle ameliyatta, bal şerbetinde ve dağlamada bulunduğunu bildirmiş(Buhârî, tib 3, 4,15; Ibn Mâce tib 23; Müslim, selâm 71; Müsned I/245, NI/19, 343.), hiçbir hastaya nazarlık yada muska tavsiye etmemiştir. Çünkü bu tür işlerin özellikle cahiller tarafından yapılması, çoğu zaman Allah'a şirk, yani ortak koşma anlamı taşır: Nitekim Rasûlüllah Efendimiz: "Nazarlık(Temime) takan şirk koşmustur" buyurur. ("Allah kendisine ortak tanınmasını bağışlamaz, bunun dışındakileri diledigi kimseler için bağışlar" Nisâ (4) 48.) Gerçi bu tesirin ondan görülmesi halindedir. Çünkü nazarlık, hamail, ya da muska takanlar, kötülüklere karşı onların etkili olabileceğini sanırlar,işte bu şirktir. Halbuki, Allah'ın hiç affetmeyeceği tek günah kendisine şirk koşulmasıdır. (Hakim IV/216. )Peygamberimiz bu tür bir korunmayı tavsiye etmediği gibi, yapanlara da şiddetle karşı çıkmıştır. Bunlar gibi, çeşitli tılsımlı sözlerle okuyup efsun yapmalar da batıldır ve şirktir. Peygamberimiz onları da yasaklamıştır. Kendisine bîat eden, yani her konuda önderliğini kabul eden on kişinin bîatını kabul etmiş, birininkini etmemiştir. Sebebi sorulduğunda: "Onun pazusunda muska var!" buyurmuş, bunun üzerine adam muskayı kesip atınca Efendimiz, onun bîatını da kabul etmiş ve: "Bunu takan şirk yapmıştır" demiştir. (Müsned IV/156. )Bir başka hadîslerinde "Kim birşey takarsa ona havale edilir" (Müsned IV/311.) buyurulmuştur. Ancak yazılıp üzerine asılan şey öyle tılsımlı ve şifreli şeyler olmayıp. Kur'ân'dan bazı âyetler, ya da meşrû bazı duâlar olursa bunun câiz olacağını söyleyenler vardır. (bk. Müslim, selâm 65; Ebû Dâvûd, tib 18; Davudoğlu IX/605 ) Bahçelere tarlalara ve binaların üzerine asılan kemik ve kafatasları da haramdır. Çünkü onların gözdeğmesine engel olacağına inanılır(Ibn Âbidin VI/363.). Allah'tan başkasına etki gücü veren bu tür bir inanış şirktir. Ancak onu görenin, gözdeğmesini hatırlayarak, "subhânallah", "mâşâallah, lâ havle.." demesi için asılmışsa, sakıncası yoktur, diyenler de vardır. Çünkü göz değmesi haktır. (agk. "Eğer kaderi bozabilecek bir şey olsaydı göz değmesi olurdu." Ahmed.) Gerçi gözdeğmesi ve sihirin tesiri gerçektir. Ancak bunlardan korunma çâreleri nazarlıklar ve muskalar değildir. Tıbbın ilâç bulamadığı konularda Efendimizin sünnetine uyarak, Kur'ân ayetleri okunur ve anlamını bildiği duâlarla Allah'tan şifâ istenir. Peygamberimiz (s.a.s.) gözdeğmesi için rukye (okuyarak tedavi) yapılabileceğini haber vermiştir. (Buhârî, tib 1 ; Müslim, iman 374; Ebû Dâvûd, tib 17-18; Tirmizî, tib 15.)Gözdeğmemesi için de, hoşa giden birşey görüldüğünde: "Mâşâallah, Lâ-havle velâ kuvvete illâ billâh" (her şey Allah'ın dilemesiyledir. Her türlü güç ve kuvvet Allah'tandır) denmesini emretmiştir. (el-Hindî, Kenz VI/746 (17670). Aynı yerde konuyla ilgili benzer hadisler de vardır; Ayrıca bk. Mûnavî, Feyz V/429; VI/130.)Çeşitli hastalıklar için Peygamberimiz'den nakledilen birçok duâ vardır. Kişi biliyorsa onlarla, bilmiyorsa kendi sözleriyle Allah'tan şifâ istemelidir.