2006 yılı Haziran ayı konuları

Casusluk Teskilatina Giris

  • imdat sezer

1 Mayıs 1914

Güneşli bir sabah. Bahardan ziyade koyu bir yaz sabahı. Sıcak ortalığı kavuruyor. Güneş; aynı bu mevsimde Varşo­va'da ve Karakoy'da geçirdiğimiz puslu ve serin günlerin bizden hıncını çıkarıyor gibi hırçın!.. Fakat öyle bir hırçınlık ki; meyveler ve ekinler üzerinde çok müsbet tesiri olduğu göze çarpıyor. Herşey kemale ermiş bulunuyor. Meyveler, sebzeler, bağlar, bostanlar. Çiçekler ve kuşlar, herşey,herşey. Canlı ve hareketli... Bu yaz gününün öğle vakti köyümüze esrarengiz iki misafir geldi. Biri kadın, ötekisi erkek!.. Köyün bütün halkı bu iki insanın etrafında çevrelendi. Babam her­kesten fazla bu yabancı misafirlere sokuldu, iltifat gördü ve onlara saygı gösterdi. Kadının ismi Sarah erkeğin ismi Aron'du.

Dünya Savasi Kivilcimlari

  • imdat sezer

Haziran... Ekinler biçildi, bağlar olgunlaştı. Bademler top­lanmağa hazırlanıyor. Fakat ne kadar sıcak var, ne kadar!.. Köyün bütün delikanlıları ve kızları tarlada. Beni bundan ba­ğışladılar. Beni yarın için saklıyorlar. Bu yarında ne var aca­ba? Bu yarınlar ne doğuracak ki?.. Her halde benim bilmedi­ğim berşeyler var, bu muhakkak. Gün doğmadan bakalım neler doğacak...

Bu cumartesi, tek atlı bir fayton beni aldı Câuna'ya götür­dü, ne büyük ne güzel köy, ne kadar da zengin... Roçild'in vekili ve idare adamlarımız hep burada!.. Burası sanki müs­takil bir teşkilât merkezi!.. Köyün genç kızları beni karşıladı­lar, köylerini gezdirdiler. Varşova'da bile emsali az güzel bakkal dükkânlarını ve mükemmel bir de eczâhânesi var bu köyün. Doktoru da var. Mükellef bir villânın mükemmel bir odasında köy hahamı, Roçild'in vekili, Hayfâdan, Yafa'dan gelmiş seçkin insanlar birer koltuğa kurulmuşlar. Bana da yer gösterdiler, saygı da gösterdiler ve bir yere oturdum. Or­talığı derin bir sessizlik kapladı ve köy hahamı doktor Levi şu duayı okudu:

Türk Askeri Filistinde

  • imdat sezer

15 Ağustos 1914

Bütün Osmanlı ülkesinde bir hareket, bir kıpırdama, bir faaliyet var. Türkler'in de kavgaya katıldıkları söyleniyor. Zaten Dünya'nın neresinde bir cenk olur da Türk ondan geri kalır! Asya'nın göbeğinden bir sıçrayışta Avrupa'nın ortasına atlayan ve buraları bir yumrukta ellerine geçiren Türkler'den sakınmak lâzım geldiğini söylüyorlar bize!.. Geçenlerde Yafa Hükümet reisi köyümüzden geçti. Türk değil, Libyalı bir Arap. Ne bir kahvemizi içti, ne de yüzümüze bakmağa tenezzül etti. Suratından düşen bin parça olur. Babam başta köyün erkekleri herifi karşıladılar, selâmladılar, saygı gösterdiler, fakat hiç para etmedi. Anlaşılan bunlar bizim buradaki refah ve saadetimizi kıskanıyorlar, yerleştiğimizi istemiyor­lar. Varsın istemesinler,bir gün gelecek onlar buradan defo­lup gidecekler, buranın tek efendisi biz olacağız. Yalnız bu­ranın değil, bütün Dünya'nm!..

Muhterem Okuyucu..

  • imdat sezer

Muhterem okuyucu! Filistin cephesinde tatbik şartlarının en tahammül edilmez şartlan altında düşmanla savaşmış olun "Mehmetçik"! erin cümle­si istisnasız Anadolu evlâtlarıydı. Benim Gazze'de birlikte harbe girdiğim alayın bir bölüğü... Her an yüzlerinde Türklüğün, mertliğin bütün işaretle­ri göy.e çarpıyordu.. Masumiyetleri, erkekleri, necâbetleri, tevâzuları, cesa­retleri daima yüzlerinden akıyordu... Erlerin her biri, teker teker ırkımın üstün vasıflarına taşıyordu. Müslüman imanı ve Allah aşkı ruhlarını kap­lamıştı. Ekserisi, Andolu'nun soğuk yaylalarından, Türk'ün şan ve şerefini korumak için, herbiri bu ateş ve güneş diyarına gelmiş, türlü yoksulluklar, mahrumiyetler ve bilhassa susuzluk içinde Sina Çölünü, Tih Sahrasını aşmış olan bu arslanlann her birinin yüzünde tevekkülün ve Türklüğün, Müslümanlığın asalet nuru akıyordu... Koca "Mehmetçik'ler Fâtih'lerin evlâtları, Oğuz Han'ların, Alp Arslan'ların torunları! Hiç birinin gönlün­den ve kafasından: "Bizim bu çöllerde işimiz nedir" istifhamı geçmiyordu... Onlar, sadece Müslümanlığın ve Türklüğün şerefini, vatanlarının şanını düşünüyorlarda... Bu yiğitler, analarını, yavuklularını, yuvalarını terk ede­rek nereye gidiyorlardı? Çöllerde, Süveyş Kanalında işleri ne idi? İçlerinde bu cihetleri düşünen yoktu... Devlet harbe girmişti. Onlarda namus borcu­nu, vatan borcunu seve seve ifa ediyorlardı.

David'in Saltanati!

  • imdat sezer

David'in saltanatı!.. Dünyanın tek efendisi ve tek hakimi olmak iddiası...! Fakat bu yeni bir şey değil ki!.. Ecdadımız, ecdadımızın ecdadlan asırlarca hep bu rüyanın peşinde koş­tular. Bu rüya gerçekleşmedi ve bu uzun gecelerin sabahı gelmedi. Dilim varmıyor, düşünmesi bile tüylerimi ürperti­yor ama, belki de İsrail çocukları ebedî karanlıklar içinde, ye­ni yeni Babil esaretleri, yeni yeni Titüs Buhtunnasır kâbusları içinde ezilecek, eriyecek!.. Şimdi ümitlerimiz kuv­vetleri ve cesaretimiz yerinde!.. Çünkü harb var ve biz, bü­yük ve kudretli İngillereye yardım ediyoruz. Ya harb talih Türkler'in yüzüne gülerse, o zaman halimiz ne olur?

Savas Kizisiyor

  • imdat sezer

Köyün altındaki vadide bir develi bölük konakladı.[9] Biz, develerin bu kadar sür'atle koştuklarını bilmiyorduk. Bizim bildiğimiz, çöllerin emektar ve cefakeş nakliyecesi develer, gayet ağır hayvanlardı. Bunlar ise, ceylan gibi seğirtiyorlar. Öyle sür'atli, öyle çevik şeyler ki... Hele onları hareket halin­de görmek çok hoş. Öyle heybetli manzaraları var ki.. Ve bu bölüğün başında, hususi kıyafetiyle genç bir teğmen. Belki Dünyânın en yakışıklı erkeği...! Dün köy otelinin kahvesinde bir fincan kahve içti. Babam benî yanına gönderdi fakat çok mağrur bir insan. O kadar hoş giyinmiş ki..! Viladimir bu­nun eline su dökemez. Sırtındaki pelerin, develer uçarken kanatlanmış meleklere benzetiyor onu. Bugün bir sır keşfet­miş bulunuyorum: Oda aşkın yalan olduğunu... Viladimir'in, Polonya asilzadelerine mahsus mağrur tavırları ya­nında bu zabitin, bu gencin şahane hareketleri, yüksekten bakışları ve içleri gülen parlak gözleri ve insanı bir lâhzada tepeden tırnağa kadar süzen hakimiyeti vaziyeti... Aklımı ba­şımdan aldı.

Türk'ün Basarilari ve Hainler

  • imdat sezer

Köyde büyük heyecan var. ingilizler adım adım buralara yaklaşıyor, Türkler'de var kuvvetiyle müdafaaya hazırlanıyorlarmış. Köyümüzün genç, ihtiyar, erkek, kadın bütün in­sanları cephe gerilerinde cirit oynuyorlar, geleni, gideni ve bütün gördüklerini Sara ablaya yetiştiriyorlar. Askerlere ka­ğıt, zarf ve kırtasiye satmak için birliklerin haremine kadar sokulan ırkdaşlarımız öyle malûmat topluyorlar ki... Fakat bu Türkler ne kadar saf insanlar!.. Gözleri ileride düşman gö­zetliyor, halbuki düşman onların koynunda, haberleri yok. Bu dikkatsizliğin sırrını çözdüm ben... Bu millet gayet asil ve civanmert. Dayım; bir Türk masalı söylemişti geçen gün: Bir kahvenin kırk yıllık hakkı olurmuş, Öyleya, bize toprak, bize yurt, bize yuva veren bir millet aleyhine çalışacağımızı böyle adamların havsalası almıyor, onun için bu kadar lâkayd ve ihtiyatsızlar!.. Günah kimin? Artık ötesini kafam çözemiyor.

Dipnotlarlar

  • imdat sezer

[1] Merhum Cevat Rıfat Atilhan bu savaşın içinde casusluk ve iha­netlere de bizzat şahit olmuştu. Birçok yahudi casusunun, bu arada Suzy Liberman'ın da yakalanmasını sağlamış ve onun kur­şuna dikilmesine yetecek delilleri de bulmuştu. Suzy Liberman'a ait bildiklerini aktardığı bu kitaba merhum Cevat Rıfat daha son­ra onun yakalanışı sırasında ele geçirdiği hatıratını da ilâve et­miştir. Yahudiyi daha iyi tanımak için okuyuculara bir ibret ve­sikası olarak sunmuştur.

[2] Cimnazyorn: Lise

[3] Goyim: Yahudilerden gayri bütün insanlar.

[4] Bu isim; Talmut'taki Hodorâ'dan müştaktır. Farisiler için mukad­des ve mevhum bir topraktır. Araplar bu ismi Hudeyra'ya çevir­mişlerdir.

Zina ve gözlerin bakışı

  • imdat sezer

SORU: Zinanın hükmü nedir? Toplum üzerindeki olumsuzlukları nelerdir? (Murat Altın/Ankara)

Zina, büyük günahlardan birisidir. Zina, aralarında meşru bir evlilik olmayan, nikah bağı bulunmayan kimselerin cinsi ilişkide bulunmasıdır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:

“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, şüphesiz bir hayasızlıktır. Kötü bir yoldur.”

Peygamberimiz (sav) de “Müminleri, Allah’tan daha çok fenalıklardan koruyan kimse yoktur. Bunun için Allah Teala açık kapalı fuhşiyatı (zinayı) haram kılmıştır.” buyurmuştur.

İslam’da Zinanın Hükmü

  • imdat sezer

Son zamanlarda zina tartışması gündemde. İslam’a göre zina nedir?

Abdullah GÜLCAN, ANKARA

Zina büyük günahlardan biridir. Zina aralarında meşru bir evlilik olmayan, nikah bağı bulunmayan kimselerin cinsî ilişkide bulunmalarına denir. Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o şüphesiz bir hayasızlıktır, kötü bir yoldur.” (İsra 32)

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ise şöyle buyuruyor:

“Zina eden kişi zina ettiği sıra (tam ve olgun) mümin olduğu halde zina etmez.” (Buhari)

Bütün dinler zinanın haram olduğunda ittifak halindedirler. Hiçbir dinde helal kabul edilmemiştir. Zina ırz ve nesepler hakkında irtikab edilmiş bir cinayettir.

İnternet kafeler, ciddi tehlikelere gebe

  • imdat sezer

Türkiye’de hızla yayılan internet kafeler, işsizlerle okul kıran öğrencilerin mekanı oldu. Sayıları 24 bine ulaşan bu “yeni kahvehanelerde”, porno siteleri ve şiddet içerikli oyunlar konusunda neredeyse hiç denetim yok.

Sayıları hızla artan internet kafelerdeki denetimsizlik beraberinde birtakım tehlikeleri de getiriyor. Uzmanlar, ebeveynlerin ve öğretmenlerin bilgisayar ve internet kullanımı konusunda eğitilmesi yönünde uyarıda bulundu.

Bilgiye erişimin mucizevi aracı internetin öteki yüzünde çocuklar için büyük tehlikeler var. “Çocukların güvenli bilgisayar ve internet kullanımı” sorununu, İstanbul’da ele alan uzmanlar, denetlenemeyen içeriğe kolayca ulaşılabilen internet kafelerin özellikle genç kullanıcılar için bir tehdit oluşturabileceğine dikkat çekti.

Tiraj kazanmanın yeni yöntemi: İslam'da cinsellik

  • imdat sezer

İslam ve cinsellik. Bu ikisinin bir araya gelmesi, yayıncılık diliyle tiraj garantisi sağlıyor. Dergiler, ne zaman bu konuyu kapaklarına taşısa, satışları fırlıyor. Ne zaman bu alanda yazılmış bir kitap çıksa, yayıncısı ihya oluyor.

Cincilerin sözlerinin çoğu şeytan aldatması

  • Hüseyin Hare

"Fala inanma falsız da kalma” sözünün birçok kesimde rağbet gördüğü, cincilere, medyumlara inanmanın toplumsal bir hastalık olarak karşımıza çıktığı bir dönemden geçiyoruz.

Öyle bir dönem ki bilen de bilmeyen de çıkıp konuşuyor. Zihinler iyice bulanıyor. İnsanların ötelere uzanan merak duygularını körükleyen birçok konuyu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Celal Yeniçeri ile konuştuk. Yaklaşık bir yıl önce “UFO” haberlerinin birden bire yaygınlaştığı günlerde “Uzay Ayetleri” eseri piyasaya çıkan Prof. Dr. Celal Yeniçeri ile yaptığımız görüşmede yeni kitabının ilk ipuçlarını da elde ettik.

Haricilerin Tevbesi

  • imdat sezer

İmam-ı Azam Ebu Hanife rh.a., hiçbir müslümanı günahından dolayı tekfir etmez, kâfir olduğuna hüküm vermezdi. Onun yaşadığı dönemde etkili bir topluluk olan Haricîler ise büyük günah işleyen herkese 'kâfir' damgasını basıyorlardı.Ebu Hanife'nin durumunu bilen ve onun sesini kesmek isteyen yetmiş kadar gözü dönmüş Haricî, bir gün kılıçlarını kınlarından sıyırmış vaziyette onun huzuruna çıktılar ve dediler ki:

- Ey Ebu Hanife, ey bu ümmetin düşmanı ve şeytanı! Seni öldürmek bizler için yetmiş yıl cihad etmekten daha önemlidir.