2006 yılı Haziran ayı konuları

Kehanet endüstrisi örgütleniyor

  • imdat sezer

Falcılık ve medyumluk dev bir sektör halini aldı. İstanbul’a Anadolu’dan falcı transferleri yapılıyor. Gizli kapaklı çalışanlar artık kurumsallaştı. Hatta “cinci hocalar” bile internete taşındı. Bazı web sayfaları reyting rekorları kırıyor. Gelişmeleri endişeyle izleyen uzmanlar uyarıyor: “Ümit tacirliği yapan bu kişiler toplumun ruh sağlığını tehdit ediyor.”


“Siz bir periyle evlisiniz, 3 çocuğunuz da bu periden; perilerden kurtulmak için bir beyaz, bir siyah tavuğun kanını alıp bunlarla banyo yapacaksınız; martın 20’sinden sonra şirketiniz büyük ciro yapacak, çok para kazanacaksınız; üç vakte kadar eşinle sorunların çıkacak, kötü günler yaşayacaksın; size kaynananız tarafından muska yapılmış, üç katlı bir evin bahçesindeki ağacın altına gömülmüş. Onu bul, bana getir; sorunların çözülecek.”

Haya'nın Erimesi

  • imdat sezer

Haya; Özü fıtratta olan, insana imanla birlikte verilen, iman arttıkça kendiside ve etkisi artan, iman azaldıkça, kendisi ve etkiside azalan bir örtüdür. Haya, insanı insan eden, insanı olgun eden bir duygudur. Haya insanın manevî süsü, Allah'ın insanda görmek istediği en güzel haldir.

Haya, aynı zamanda Allah'ın insanda görmek istemediği her türlü kötü huydan da uzak durmak, arınmaktır.

Hz. Peygamberin (sav) hayaya çok ehemmiyet vermiş ve "Haya imandandır" demiştir (Buhari)

Birşey imandan ise, onu korumak esasında imanı korumaktır. Aynı zamanda onun yıpranması ve erimesi, imanın yıpranması ve erimesi anlamına gelir. Dolayısı ile hayanın çokluğu imanın güçlülüğüne, hayanın zayıflığı ise imanın zayıflığını gösterir. Yine Efendimiz, "Utanmıyorsan dilediğini yapabilirsin" (Buhari) hadisi, hayanın yani utanma duygusunun bizi birçok yanlıştan ve batıldan koruyacağı haber veriyor. Utanma duygusu insanı tutan en erdemli duygudur. Bu duygu erimeye başlamış ise, müminlerde önce yanlışta normalleşme, sonra yaptığının doğruluğuna inanma, sonra onu savunma ve daha sonrada onun bir inanç ve iman haline getirme duygusu yer alır. Demek ki hayanın korunması sonuç itibariyle imanın ve onun uzantısı olan amellerin, ama aslında ahiretin korunması anlamına gelir. Ümmet içersinde ilk öne kalkacak duygulardan bitaneside hiç şüphesiz haya duygusudur. Bir insanın iman etmeden önceki hayatında, eğer fıtratıda bozulmuşsa utanma duygusunu onda bulmak münkün değildir. Ancak iman kişinin içine aktıkça, ona imanla birlikte haya duygusuda verilir ki imanını korusun, onu güzel bir elbise gibi üstüne örtsün.

Dünyasını da, ahiretini de kurtarmak isteyen...

  • imdat sezer

Bilindiği üzere geçmişte sokak bozulmamış, toplum hayatında kötülükler kol gezer hale gelmemişti.


O yüzden o günkü insanlardaki dindarlık ahiretini kurtarma gayretinden başka bir mânâya gelmiyordu. İnsanlar sadece ahiretini kurtarmak için dindarlaşıyor, mazbut olma gereği duyuyorlardı.

Ya bugün? Bugün de öyle mi?.. Hayır, bugün durum farklı. İnsanlar ahiretlerini kurtarmak niyetinden önce dünyalarını kurtarmak için de dindarlaşıyorlar, dindarlıktan faydalanıp kol gezen kötülüklerden kendilerini, aile ve çoluk çocuklarını korumaya almaya çalışıyorlar...

AİDS…CİNSEL YOLLA BULAŞAN ÖLÜMCÜL HASTALIK

  • imdat sezer

Gayri meşru ve anormal cinsel ilişkilerle bulaşan yaklaşık 70 kadar hastalık bulunmaktadır. Bu hastalıklar çeşitli iltihaplanmalar, uzun süren ağır sağlık sorunları ile başlayıp, çeşitli kanser türleriyle sonuçlanmaktadır.

Mikropların çoğunluğu, özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklara neden olan mikroplar - Allah’ın “gizli olsun açık olsun” şeklinde buyurduğu gibi- kendilerini yok etmek üzere hazırlanmış ilaçlara karşı ne kadar da çabuk bağışıklık kazanmaktadır. Bu mikroplar antibiyotiklere karşı direnç gösteren zeki mikroplar diye adlandırılabilir.

CİNSEL HASTALIKLAR İFFETSİZLİĞİN ÜRÜNÜDÜR.

  • imdat sezer

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Bir toplumda fuhuş ortaya çıkar ve açıktan işlenmeye başlarsa mutlaka orada daha önce atalarında görülmemiş taun ve hastalıklar yayılır.”

Yine bir diğer hadiste şöyle buyurmuştur: “Bir toplumda açıktan açığa zina yaygınlaşırsa orada ölüm artar”

(Bu hadisi İmam Malik Muvatta’da rivayet etmiştir.)

KUR’ANÎ VE NEBEVÎ BİR KAVRAM: İFFET

  • imdat sezer

اَللَّهُمَّ!.. إِنيِّ أَسْأَلُكَ الْهُدَى، وَالتُّقَى، وَالْعَفاَفَ، وَالْغِنَى.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle dua ediyordu: “Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum”.

İffet: edebli, nezih bir hayat yaşamaktır.

Kur’anî ve nebevî bir kavram olarak İffet; insanın hayâ ve edebe aykırı söz ve davranışlardan sakınmasıdır. İnsanın ahlakî kirlenmeden ve şehevî çirkinliklerden uzak; tertemiz, nezih bir hayat yaşamasıdır.

İffet; başkasının namusuna göz dikmemek, kendi namusuna başkalarının da yan bakmasına fırsat vermemektir. İffet; haya ve edeple içiçe yaşanan nezih bir hayat şeklidir. Seviyesiz, müstehcen, hayasız, edebsiz her şeyden uzak kalmak, şehvetini helâl ve mübah yolla tatmin etmektir.

Zina, Bina Derken!

  • imdat sezer

Eskiler derler ki, zina ve bina çoğalınca kıyameti bekleyin.

Bu iş galiba böyle böyle yoluna girecek.

Her yer bina oldu. Zina dersen altın çağını yaşıyor. İnsanlar Lut kavmine özeniyor. Gay lezbiyen, homoseksüel, ensest, grub sex hepsi var.

Şimdilerde Türkiye’nin büyük şehirlerinde ve sahi kentlerindeki yeni moda evlilerin eşlerini ödünç alıp vermeleri. Grub sexi de aştılar.. “iyi komşuluk ilişkisi” onlara göre böyle.

Türkiye de AB yolunda fazla bir eksiklik kalmadı. Sex Shoplar her köşede açılmaya başladı. 900’lü hatlardan tele fuhuş desen epey zamandır var. Genelevler zaten devlet gözetiminde. Matilt hanım kaç yıl üst üste vergi rekortmeni olmuştu. “Vergilendirilmiş kazanç kutsal”dı ya, kaç kez devlet Matilt hanıma ödül vermişti. İyi ki, yüksek liyakat ve ahlak timsali kadın filan demediler. Olur ya, İffet madalyası bile takarlardı akıllarına gelse idi, belki de!

Yaz mevsiminde kendinizi korumaya aliyor musunuz?

  • Ahmet Emin

Geçenlerde yazdığım bir yazıda şöyle demiştim:


- Hayatını Yaratan’ın emrine uygun şekilde yaşamayı düşünmeyenlere bir diyeceğim yoktur. Onlar kendi hayat gayelerini kendileri tespit ederler. Nefsi alışkanlıklarının önüne kutsal doğrularla, haram helal inançlarıyla çıkılmasını uygun bulmayabilirler. Ben, hayatını inancına uygun şekilde yaşamak isteyenlere seslenmek istiyor ve diyorum ki:

-Bilhassa sizler dikkat ediyor, tedbirli oluyor musunuz bu sıcak yaz mevsiminde!

-Neye mi dikkat ediyor musunuz bu sıcak yaz mevsiminde?

-Dünyevi ihtiraslarınıza, makam mevki arzularınıza, para pul hırslarınıza.. dikkat edin demiyorum. Dindarlığınız, haram helal inancınız sizi bu türlü hırs ve arzularınızın baskı ve tazyikinden kurtarabilir. Ama mevsimlik fitnenin baskı ve tazyikinden asla!..

CİNSELLİĞİ YOK SAYMAK NAMUS MU?

  • imdat sezer

Soru: İslâmî tebliğ noktasında, her tebliğcinin, ilmi anlamda cinsel bilgileri öğrenmesi ve öğretmesinin zaruretini ve günümüz toplumunun bu konuya bakışını ve toplumumuzun bu konudaki genel durumunu izah eder misiniz?

Cevap: Bugün, herkesin malumudur ki, bazı televizyon ve gazeteler, sanki telekız ajanslarına dönmüş ve maalesef; asil ruhlu nice kadınların kişilikleri, dişilikleriyle eş değer görülüp, kadın milleti, adeta sudan ucuz hale getirilmiştir.

Ve yine, zina veya her türlü cinsel sapıklıklar; kadın ve erkek tüm insanımıza en ideal yaşam biçimi gibi lanse edilmiş; ve her türlü cinsi sapıklığa, kesinlikle psikolojik baskı türü, önceden hesaplanmış, ince ayarlamalarla, adeta zorlanarak itilmişlerdir…

Sanal Seks…(!)

  • imdat sezer

Teknolojinin gelişmesi ve birçok açıdan hayatımız için bulunmaz bir nimet olduğu bu dönemde, ne kadar acı ki, saçma sapan olaylar da yaşamamıza girmeye başladı…!



…”çağın hastalığı” demeyi çok isterdim ama kusura bakmayın söylemeyeceğim. Çünkü bence “çağın sapıklığı”…



…evet cidden bir sapık eğilim…



…tamamen fantezilerden oluşan… tamamen gerçekle bağlantısı olmayan… tamamen içi boş… tamamen tetikleyici… tamamen kandırıcı… tamamen kendini sıfırlayıcı… tamamen kendini, karşısındaki kişiyi tatmin edecek bir “obje” haline getirici son derece çirkin bir durum.

Nefsi ile mücadelenin mükafaati

  • imdat sezer

Vaktiyle meşhur Üsküdar yangınında, bir Paşanın kızı gece yangının korku ve telaşıyla evinden uzaklaşır.Gece çıkan yangın bütün mahalleyi sarar.Çok evler yanıp kül olur.Bu korku ile evinin yolunu kaybeden kızcağız, ne yapacağını şaşırır.O zamanlar şimdiki gibi elektrik yok.Her taraf karanlık, zindan gibi.Kızcağız, caminin yanındaki medreselerin birinde mum ışığı görür.Pencereden bakarki, bir molla kitap okuyor ders çalışıyor.Kızcağız nereye sığınsın?Her taraf zifiri karanlık.Can korkusu bu, hani " denize düşen yılana sarılır" derler.Kız, mollanın kapısını çalar.

BIR SALKIM ÜZÜM

  • imdat sezer

Avrupa hiristiyanlari, Papa'nin kiskirtmasi ile bir araya gelip Osmanli topraklarina saldirmaya tesebbüs edince, yeryüzünün sultâni Kanunî Sultan Süleyman Han, ordusu ile sefere çikti. Târihlere san veren ordu agir agir ilerliyor, hedefine bir an önce ulasmak için gayret sarf ediyordu. Havalar da iyice isinmisti. Bir Hiristiyan beldesinden geçerken, yolun dar olmasi sebebiyle, askerlerden kimisi üzüm baglarindan yürümek mecburiyetinde kaldi. Olgunlasan üzümler susuzluktan dudagi çatlamis askerlere; "Al beni, ye beni" dercesine duruyordu. Askerlerden biri dayanamayip, sahibinin haberi olmadan bir salkim üzüm kopardi. Yerine de bir keseye koydugu parayi bagladi. Üzümü de yedi. Çok geçmeden mola verildi. Ordunun arkasindan, kanter içinde hiristiyan bir köylünün geldigi görüldü. Köylüyü komutana götürdüler. Çok heyecanli olan köylü, komutanin eline mi, ayagina mi kapanacagini bilemedi. Bir asker, kendi bagindan kopardigi üzümün yerine para birakmisti. Baginda baska bir zarar yoktu. Böyle bir askere ve komutanina, elbette tesekkür etmeliydi. Ama komutan bu habere hiç sevinmedi. Bir askerinin baskasinin malini izinsiz almasini bir türlü kabul edemiyordu. Tellâllar çagirtilip, o asker bulundu. Bu arada Sultan da hâdiseyi ögrenmisti. Hemen o askerin ordudan atilmasini emretti ve; "Kursaginda haram lokma bulunan bir askerin bulundugu ordu ile zafer ve nusret müyesser olmaz" demekten kendini alamadi. Hiristiyan köylü, üzümü alan askeri taltif ettirmek için geldigini, hâlbuki isin tersine döndügünü arz edince, komutan; "Eger o asker parayi baglamamis olsaydi, bu ordunun adi zâlimler ordusu olurdu. Iste o zaman, kellesi de giderdi. Parayi asmaya baglamakla kellesini kurtardi. Ama sahibinden izinsiz mal almakla da, seferden men cezasina çarptirildi" dedi ve kahraman ordu yoluna devam etti.

Zinaya yaklaşmayın....!

  • Hasan Dursun

Dinen ve kanunen cezayı gerektiren,meşru olmayan cinsi münasebet.Aralarında bir nikah bağı bulunmayan mükellef yani cezâî ehliyete sahip bir erkekle,kadın arasındaki gayri meşru ilişki.

Zina,bütün dinlerde yasak edilmiş olup,çirkin bir fiildir.İnsanlara zarar verir.Cemiyetin ahlâki ve aile düzenini yıkar.Haya,utanma ve iffet duyguları zedelenir.Akrabalar ve arkadaşlar arasındaki işlenen zina fiili,dostlukların yıkılmasına,sevgi bağlarının kopmasına sebep olur.

Nesebin,soyun bozulması,zinanın yayılması ile olur.Zinanın haram ve suç olduğunu Allahü Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerinde bildirmiştir.

Dünyayı kadınlar mı yönetiyor?

  • imdat sezer

"Erkekler istediği kadar caka satsın, hava atsın dünyayı yönetip onları birbirine kırdıran" kadınlardır diyor Dr. Kemal Gülden. Gülden'e göre erkekler kadının bu gizli gücünü bildiği için ona baskı yapıyor.


"Anlamak evrende varlığımızı kanıtlamak, yaşadığımığımızı kanıtlamak için en temel insan ihtiyacıdır. Tarihi belgeler inceendiğinde herkesin peşinden koştuğu zenginliğin ve zenginlerin isimlerinin hiç bir kıymeti olmadığını görürsünüz. Ama anlama yeteğini işleterek tarihe ölümsüz imzalar atmış düşünür, bilim adamı, sanatçı, bilge ve devlet adamları hâlâ yaşamaktadırlar. İnsan tarihinde bir şey yazılmış ise orada mutlaka bir anlam ürünü vardır" diyen Dr. Kemal Gülden, Anlamanın gizemi adlı eserinde "Kadını anlama" konusuna hayli geniş bir yer vermiş...

Büyü ve sihir

  • Hüseyin Hare

Büyü ve sihrin büyük günahlardan olduğunda şüphe yoktur. Zinanın ise, kebâirden sayıldığı ve bazı yerler itibariyle büyük günahlardan olduğu ifade edilmektedir.

İnsanlar zina edeni iflah etmezler; fakat sihirbazlara, büyücülere teveccüh edebilirler. Bugün, sihir ve sihirbazlık oldukça revaçta. Halbuki bunların hepsi yalancı. Yaptıkları da yalan. Bu arada kendilerinden birtakım harikulâde hallerin zuhuru, onların salâhına delâlet etmez. Zira, Müseylime'de de bazı harikulâde haller vardı; ama sahtekâr ve yalancının biriydi.