2007 yılı Mart ayı konuları

Susuyorum Artık..

  • Gaye

Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum...

Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!

Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…

Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor.
Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç!

Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor, elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…

"Kıyamette ben onun davacısı olurum"

  • katip

Peygamberimiz efendimiz aileye, ailenin vazgeçilmez ferdi olan kadına önem verirdi. Kadına değer verilmediği insan yerine konulmadığı, diri diri kuma gömüldüğü bir devirde onu layık olduğu mevkiye getirdi.

Günümüz gençleri neden evlen(e)miyorlar?

  • NaTuraL

Hepimiz bir insan olarak çok büyük umutlarla severiz, evlenmek ve mutlu bir yuva kurmak isteriz. Kimi insanlar bunu başarabilir, bazıları da büyük hayal kırıklıklarına uğrar. Bu konuda büyük acılar yaşar.

Evlilere Çağrı Cennetinize Dönün

  • nesim

Evimiz meydanlardan daha dar, caddelerden daha loş ve yollar gibi uğrak yerler değil. Meydanlardan daha geniş, caddelerden daha aydınlık ve yollardan daha kalabalık bir özgürlük var evinizde.
Evimiz iki insanın kalbinin sebepsiz ve karşılıksız bağdaşması üzerinde yükselen bir cennettir.
“Yeryüzündeki herşeyi harcasaydın da onları birleştiremezdin. Fakat Allah onların kalblerini birleştirdi. O izzet sahibidir, hikmet sahibidir.” (enfal, 63’den)

Öfkeyi yenmede '4 metot'

  • MURAKIB

Allah Resûlü (sas) öfke konusunda bizlere bir takım yol ve yöntemler gösterir. İnsanın öfkesine hâkim olmasının yollarını öğretir. Gerçekte de birçok adlî vaka, bir anlık öfke patlamasıyla meydana gelir.

Siz boşanıp ayrıldınız peki, ya çocuklar?

  • MURAKIB

Modernizmin dayattığı ilişkiler ağı iç huzuru sarsıyor. “Kriz” yaşayan ebeveynlere soruyoruz: Boşanma kararını almadan önce yapılabilecek her şeyi yaptınız mı? Bunun çocuğunuzu nasıl etkileyeceğini düşündünüz mü?

Boşanma, çeşitli nedenlerden dolayı, eşlerin aralarında var olan nikâh akdini bozmaları, evliliklerini sona erdirmeleri ve ayrılmaları şeklinde tanımlanabilir. Günümüzde boşanma olayları maalesef gerek dünyada gerekse ülkemizde hızlı bir artış göstermektedir.

Dil seni gül bahçelerine de götürebilir; balçık deryalarına da sürükleyebilir!..

  • MURAKIB

Kalp ve dil...
Ya iyilik, güzellik fidanlığı; ya kötülük, bozgunculuk bataklığı.
İnsan nasıl işletirse dil madenini, öyle süsler, donatır ömür ağacını.
Ve nasıl besleyip donatırsa öyle ürünlerle donatır kalp toprağını.
Dil ve kalp, ya kötülükler yuvası, kumkuması, ya iyilikler-güzellikler ovası.
Hani, Lokman Hekim, bir çırağıyla ava çıkmıştı, uzun yoldan evine döneceği sırada bir kabile reisi bu meşhur hekimi misafir etmek istedi.

Evlilik insanı Allah’a yaklaştırmalı

  • MURAKIB

Evlilik, insanı günahtan koruyan bir kalkandır. Evlilik, el ele verip doğruya koşmaktır. Evliliğe bu açıdan baktığınızda, izdivacın insanı Allah’a yaklaştırması gerektiği görülebilir.
Delikanlı okulunu bitirdi ve işini kurdu. Artık evlenip çoluk çocuğa karışmak istiyor. Bunun için de düşünüyor ve soruyor: “Acaba kiminle ve nasıl biriyle evlensem?”

Akıl verense çok oluyor: “Evleneceğin kişi şöyle şöyle olsun”. Ama anne ille de güzel gelin istiyor.

Evlilikte mutluluğun '9' sırrı

  • MURAKIB

1) Mutluluk ötelerde değil: Mutlu olanlar bunun için olması imkansız büyük şeyler beklemeyenlerdir. Bir demet çiçek alan eşine, tebessümle bakan kadın, eşinin şefkat ve sevgisiyle pişirdiği bir çorbaya teşekkür edebilen erkek mutlu olur.

2) “Adalet”i unutmayın: Yaşanan olaylar karşısında her şeyi iyi tahlil edin. Kendinize haksızlık ediliyormuş gibi bir pozisyona girmeyin. Kendinizi mazlum, eşinizi zalim sandalyesine oturtup “Ben bu evde neyim ki?” diye eşinizi itham etmeyin.

..::Mutluluk Parkı::..

  • MURAKIB

Bu işin sonu hiç iyi değil, diye düşünüp, kendini doğruca dışarıya attı Ahmet Bey. Problem dahi edilmeyecek şeyler, eşiyle arasında artık tartışma sebebi oluyordu. Bu ailenin içinde canı sıkkın yürüyordu. “Bunlar evliliğin tuzu biberi diyorlar, tuza bibere razı olduk, bizimkisi acı bibere döndü,” diye yakınıyordu.

MANEVİ HASTALIKLAR

  • MURAKIB

Nebevî Uyarı

Ümmetini sonsuz sevgi ile bağrına basan, sevgi ve rahmet toplumunu inşa etmek ve güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen Alemlerin Efendisi; Allahın dinine çağıran eşsiz bir davetçi, tarihin en disiplinli halk okulunu kuran ideal bir eğitimci olarak, ümmetinin en seçkin özelliklere sahip olmasını arzu ettiği için, pedagojik ve psikolojik prensipleri titizlikle uyguluyor, bazen doğrudan doğruya, bazen örneklerle, bazen de dualarıyla ümmetini eğitiyordu.

Allah Rasûlü, sadece karşısındaki kişilere değil, onların şahsında kıyamete kadar gelecek bütün nesillere hitap ediyordu. Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.v) coğrafyayı kucaklayarak bütün ülkelere, tarıhı aşarak bütün çağlara hitap ediyordu.

Eğer Seni Sevmeseydim

  • Gaye

Her an “ölecekmişim” gibi içimde titreyip duran korkudan...

Ve her an yeni bir hayata “doğacakmışım” gibi içimde çarpıp duran heyecandan habersiz...

Ve sevdiğimi zannedip...

Sevgiyi bildiğimi zannedip...

Yaşayacaktım...

Yaşamak denirse...

Seni sevmeseydim...

***

Mevsimleri sevmeyecektim...

Sevdiğimi zannedip...

Yağmurun mahzun kalbimi okşamasını...

Nefes almakta zorlandığımda rüzgarın yetişmesini...

Güneşi...

Yıldızları...

Gülü ve bülbülü bilmeyecektim...

Ve gizlice ağlamayı...

Bildiğimi zannedip...

Aşkı bilmeyecektim...

***

Seni sevmeseydim...

***

“Bir ömür boyu” yetmezdi bana...

Ben seni severek...

Cenneti istemeyi öğrendim; ve sonsuzluğu...

Uykuyu uysal bir kedi gibi yanıma alıp, şafak vakti ettiğim dualarda...

Sana ve sevgime bakıp...

Rabbimi öğrendim...

O’nun büyüklüğünü öğrenmenin mümkün olmadığını öğrenip...

Hayreti öğrendim...

***

Eğer seni sevmeseydim...

Yaşadığımı zannedip...

...

Murat Başaran

..::NAMAZ BÜYÜK EMİRDİR::..

  • MURAKIB

Sevgili kardeşlerim;

Aşağıdaki videoyu mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum!..

>> ..::NAMAZ BÜYÜK EMİRDİR::..


Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim:

"Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?"

"Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!" Aleyhissalâtu vesselâm:

::Çanakkale Şehitlerinin Aziz Hatırasına: Saka Eri Hüseyin::

  • MURAKIB

SAKA ERİ HÜSEYİN

(Çanakkale şehitlerinin aziz hatırasına, bir Fatiha vesilesi olsun diye...)


TAK! Bir topuk selâmı, cılız.

“HAYRABOLULU HÜSEYİN EMRET KUMANDANIM!”

Hüseyin oğlum, kaç yaşındasın? diye sordu kumandan. Karşısında hazrola geçmiş kibrit çöpünden hallice, çipil gözlü delikanlıya. Delikanlı dediysek de, asker kaputunun içinde ha var ha yok gibiydi. Henüz bıyıkları bile bitmemiş, parlak yüzlü bir oğlancıktı aslında Hüseyin, Hayrabolulu Hüseyin.

“Onüçümden ay aldım kumandanım.”

“Küçüksün!”

Kulluğum Sultanlığımdır

  • MURAKIB

Hatırlıyorum, bir tanıdığım 'Niçin namaz kılıyorsun?' diye sormuştu da hemen cevap vermek yerine, başka bir soruyla mukabele etmiştim: 'İlletini mi öğrenmek istiyorsun, hikmetini mi?' Şaşırmış, 'bu ne demek oluyor' demişti. Şöyle bir açıklama yapmıştım: 'İllet, hakiki sebep demektir. Hikmet ise, gözetilen fayda ve menfaat.'

'Şu halde illeti nedir?'

'İlâhî emir, sadece emredildiği için kılıyorum.'

'Ya hikmeti?'