2006 yılı Eylul ayı konuları

Evimizdeki Truva Atı

  • imdat sezer

Birbiriyle alâkasız gibi görülen üç konudan bahsetmek istiyorum. Bunlardan ilki, bir Yunan efsanesi. Truvalılar ile Spartalılar arasında yaklaşık on yıl süren kanlı bir savaş yaşanır. Bu savaşın detaylarını aktarmayacağım. Ama Helena isimli bir kadın yüzünden çıktığını söylemekle yetineceğim.

Spartalılar bu on yıllık uzun süreye rağmen Truva surlarını aşıp şehre giremezler. Çok kayıp verdikleri bu savaşı, bir hileye başvurarak bitirmek isterler.

Plâna göre Spartalılar savaşı artık bırakıp, evlerine dönecekleri izlenimi verirler. Bunu yaparken de güya Truvalılara bir jest yapmak, gösterdikleri başarıyı takdir ettiklerini sergilemek için bir hediye vermek isterler. Hazırladıkları hediye ahşaptan yapılmış dev bir at heykelidir.

Üniversiteli Kız Anneleri Aman Dikkat!..

  • imdat sezer

Üniversite kayıtları yakında başlayacak. Yine binlerce lise mezunu kızımız üniversite okumak için gurbete gidecek. İstanbullu öğrenci kız, ta Van'a, Erzurumlu çalışkan öğrenci taa İzmir'e... Kızı olan ana-babalara sesleniyorum, aman dikkat.


Eliniz ve gözünüz yavrunuzun üstünden hiç eksik olmasın. Hatta mümkün ise beraber gidin. Eşiniz size mutlaka anlayış gösterecektir. Çünkü son yıllarda kulağıma Anadolu'dan çok kötü şeyler geliyor. İstanbul ve Ankara gecelerinde küçük öğrencileri görüyorum. Bazıları sanki zincirlerini koparmış gibi. Saçı, kıyafet, konuşması ve yaşamı... Sanki kırk yıllık Avrupalı... Hele 'arkadaşlarla ev tutacağız' veya 'ben çalışıp okurum' diyenlere daha çok dikkat. Onların şeytana uyması daha yakın...

Gençliğin Cinsellik İle İmtihanı - 2

  • imdat sezer

YARATILIŞ ya da fıtrat, bugünün insanına çok da fazla anlam ifade etmiyor. Mühendislikle nasıl tabiat olduğu halden başka bir hale dönüştürülüyorsa, toplumlar da fıtrata riayet edilmeden bir halden bir başka hale dönüştürülüyor.

Tabii, sonsuz ilmiyle başını da sonunu da hikmetle yaratan Rabbin yarattığı gibi olmuyor hiçbir şey. İnsanın el attığı her şeyde bir eksiklik izi görülüyor. Teknoloji ürünlerinin de belgelediği gibi, insanın yaptığı bir ürün bize bir fayda verirse, onun birkaç misli zarar veriyor. Arabayla bir yerden bir yere hızla gidiyoruz, ama aynı zamanda atmosferi de kirletiyoruz. Daha kötüsü, yakıt için savaşlar yapıp kan döküyoruz.

Acıya Gülmek

  • YineBiGulnihal

Öpüyorsam ayrılığı gözünden
Söküyorsam yüreğimi göğsümden
Geciyorsam gözlerinin icinden

Sana olan sevdamdandır bilesin

Geciyorsam bir çiçeğin özünden
Sana olan sevdamdandır bilesin.

Meğer ne yanlızız insan olmuşsak
Yaprak gibi dalda sesziz solmuşsak
Yeri gelmiş acıya da gülmüşsek


Sana olan sevdamdandır bilesin

Yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek
Sana olan sevdamdandır bilesin


-Biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun.
Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat

Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun.
Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta

Apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel.
Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor..

İştahla gülüyorsun, yaşamaktır aşk

Geceyle gündüzün sesziz gecişimidir bir uyku boyunda.

Delice bir yangın parmaklarının buzulunda

Ah şahrut, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli.

La - Tahzen / Üzülme

  • Hayalbekçisi

La- Tahzen / Üzülme

Karşı karşıya kalabileceğin muhtemel bir musibet için en kötü ihtimal ne olabilir sorusunu kendine sor. Sonra bu muhtemel sonuca kendini alıştır, ona tahammül etme konusunda kendine telkinde bulun. "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" ayetini tedebbür ederek bu hali sakin bir şekilde iyimser bir tabloya dönüştürmeye bak.

La- Tahzen / Üzülme

- Şunu unutma yaşadığın günün sınırları içinde yaşamazsan sıkıntı ve kaygıların artacak demektir. Biraz daha açarsak; Sabaha çıktıktan sonra artık akşamı bekleme, akşama kavuşunca da sabahı bekleme. Ne maziye takıl kal ne de gelecek kaygısı içinde ol. Yani ânı yaşa.

La- Tahzen / Üzülme

- İnne maal usri yüsran / Her zorlukla birlikte kolaylık vardır. Yani kolaylık zorluğun içinde saklıdır!.. Bir başka ifade ile; kolaylık; zorluk zannettiğimiz şeyin taa kendisidir!..

La- Tahzen / Üzülme

Mürur-u Yusuf

  • hayat

buzlu saçaklardan düşüyorum orta yerine insafsız tenhalıkların...
sen ben de mürteciyken...,
acıdır, büzgü büzgü sarmalar bağrı..
yüreğim ki, karia..
bir yanılgı ki, deprem.., yerle bir etti aşkın doruklarını...

kelimelerim karaya vurmuş bir kere..
yolu yok yutmanın... yolu yok unutmanın..
bir vurgun benim ki.. kanadı meksur bir lâle belki..
söze çiğ vurmadan.., benliğini çalmadan.., hükmünü kaldırmadan...

unutarak her şeyi.. unutmayarak hiç bir şeyi..
anıtlar dikerek beled-i yamanın göbeğine...
bir savaşçı edasıyla kılıç sallayarak varakların üzerinde..
kayıtlara geçecek bir cinayet haberi gibi..
uzaktan gül,
yakından kan kokan...

ben ki kırgınım, değmesin ahıma kimseler..
yüreğimin bir ucundan diğer ucuna hicretteyim şimdi...
zulmedildi aşka!...
yerim yok bu diyarlarda.. yerim yok ihanet kokan ücralarda...

kaç kere geçtim sabahlara kapan kuran gecelerin içinden...

Namaz İnsanı Kılar

  • imdat sezer

ZAMAN puslu bir nehir gibi akıyor içinden. Kıyılarını bilmiyorsun. Nerede başladığını bilmiyorsun. Nerede bittiğini bilmiyorsun. Hangi yöne aktığını bilmiyorsun nehrin. Sadece akıyor, sadece akıyor. Çağıltısını duyuyorsun sadece. Yatağına kırgın gibi; bazen taşıyor, bazen duruluyor, bazen çekiliyor. Kimse kenarında kalmıyor bu nehrin; seni de içine çekiyor, sevdiklerini göğsüne alıyor, sevdalarını sürükleyip uzak denizlere döküyor.

İçine kıvrılıyor gibi zaman. Göğsüne sokulup aşklarına dokunuyor, acılarını dokuyor. Aklında hesapları yarım bırakıyor, kalbinde yaralar açıyor, tenini dağlıyor. Hüsran içinde hüsran büyütüyor. Hayâl köprülerinin altından geçiyor. Taştan hatıralarını okşuyor. Kıvrım kıvrım içinden akıyor. Sana dokunuyor zaman. Seninle tükeniyor.

Zamanimizi zehirliyen TELEVIZYON'u izleme oraniniz nedir?

  • imdat sezer

* Gerektiginde haber programlarini takip ediyorum\n* Takip ettigim diziler ve magazin programlari var\n* Bütün bos zamanimi kanallar arasinda begendiklerimi izlemekle geciririm.\n* Spor ve benzeri durumlarda izlerim\n* Bazen oturup izledigim oluyor\n* Asla televizyonu acmam izlememde\n* \n* \n* \n* \n

Bir bakmayla batma

  • hayat

YARAMAZ KIZ
21 yaşındayım. Yaramazım dedim; ama aslında aklı başındayım. Hayatımda bir kez öylesine platonik ilgim olmuştu. (5-6 yıl önce) geçenlerde iş toplantısında bir bey dikkatlice baktı bana. Hiç oralı olmadım. 9 yaş büyüktü ve nişandan ayrılmıştı. Toplantı sonrası “ASLINDA NEDEN OLMASIN?” dedim. Olay geçti. 2 ay sonra bir toplantı daha. Yine dikkatlice bakmalar. Yavaş yavaş ısınmış hatta bayağı içimden ilgilenmiştim. Ama 2. rauntta da yüz vermedim. Sonra duydum nişanlanmış. YI-KIL-DIM... Meğer ne derece değerliymiş benim için. Döner mi sizce? Fırsat kaçtı mı? Bir-iki kişi istedi bu arada. Oyalandım, ama istemedim. Kabul etmedim.

Dr. Can

YARAMAZ KIZ...
1) Belki, böylesi hayırlı olmuştur.

Belki, onlar evlenip mutlu olacaklar.

Belki, nişanlısından ayrılıp, seninle evlenecek. Ve sen o adamın değerini bir başka anlayacaksın.

Belki evlenip mutsuz olup boşanacak ve sen “nişandan ayrılmış” dediğin adamla (bu sefer dul adamla) evleneceksin.

Belki, sen ve o hiç evlenmeyeceksiniz.

“Ben düşmem” demeyin!..

  • imdat sezer

İnsan kalp ve ruhunu nasıl istikamette tutabilir?
Nice insanlar vardır ki, gayet ciddî, pek doğru ve çok hâlisâne mülahazalarla yola çıkmışlardır; fakat, Allah'la münasebetleri ve dava düşünceleri, dünyanın göz alıcı güzellikleri karşısında başlarının dönmesini engelleyebilecek kadar kuvvetli olmayınca, bir süre sonra dökülüp yolda kalmışlardır.
Mesela, samimi bir niyetle ve millete hizmet etmeye matuf iyi düşüncelere sahiptirler.
Heyhat ki, yeterli bir donanıma sahip olmadıklarından ve Allah'la münesebetlerini kavî tutmadıklarından dolayı, her gün biraz daha asıl gayelerinden uzaklaşmış ve vasıtaları gaye yerine koymuşlardır.

Hayatın Amacı Haz Mı?

  • imdat sezer

DİYORLAR Kİ: Dünyaya bir kere gelinir... Sonun başlangıcı yoktur... Gülün, eğlenin, bir yıldırım hızıyla geçen ömrünüzü eğlenerek geçirin... İman, ahiret, ibadet, helal, haram, ölüm gibi size sorumluluk getiren, zevkinizi kısıtlayan kavramları düşünmeyin... Sınırsız özgür olun, canınız ne isterse onu yapın... Vur patlasın çal oynasın yaşayın...

Söylediklerinin özü, bunlar... Bir hayat felsefesi işte... Epikür isimli bir adamla birlikte anılır bir düşünce biçimi... Zevkinin ardından gidenlere Epiküryen de derler... Gerçi başka türlü tanımlamış o, daha yüce bir hazdan söz etmiş... Ama lafta kalmış söyledikleri... Allah ile ilintili olmayan bir haz arayışı maddeden, bedenden öteye gidemezdi zaten... Nitekim gitmemiş...

Aşkın Ölümü

  • YineBiGulnihal

Gitgide daha fazla insanın dünyasında aşkın öldüğü bir zamanda yaşıyoruz.

Kimileri, şehvetle aşkı karıştırıyorlar. Karşıdakini bir ‘insan’ olmaktan ziyade,

bir beden, hatta elde edilecek bir ‘av’ olarak görenler zuhur ediyor.

Bu ise, aşkı öldürüyor. Çünkü aşk ruhların beraberliğidir;

bedenlerin değil...

...

Hayatım boyu, ‘duygusal’ biri olmayı beceremedim. Bir ‘çocukluk aşkım’ olmadı meselâ. İlkgençlik yıllarım boyunca da, ne zaman kendimi ‘âşık oluyor gibi’ hissetsem, bunun bir ‘gibi’den ibaret olduğuna inandırdım kendimi. Aşk denilen şey öyle ‘-miş gibi hissederek’ gerçekleşen bir duyguysa çok temelsiz olmalıydı. Yok eğer aşk çok esaslı bir duyguysa, aşk, kendini ‘âşık oluyor gibi’ hissetmekten son derece farklı olmalıydı. Etrafıma baktığımda, ilkokul, ortaokul veya lisede âşık olduğu—yani, benim anlayışımca, âşık olduğunu düşündüğü—biriyle evlenmiş hiç kimse yoktu. Ama okul yıllarını ‘âşık oldum’ sarhoşluğuyla boşlayıp, hayatının ilerleyen yıllarında boşa kürek sallayan çoktu.

"Aşk insana yetmez"

  • YineBiGulnihal

İNSANIN TEMEL ACILARINI konu alan bir kitap dizisini yıllar önce tasarladığını biliyorum. Bu dizi nasıl bir roman projesine dönüştü ve neden ‘İnsanın Temel Acıları’ üstbaşlığını taşıyacak olan bu ‘nehir roman’ların ilki aşka dair oldu. Aşkı ‘insanın temel acıları’ arasında, hem de ilk sırada ele alman, çoklarına biraz garip gelecektir de...

Şimdişurası bir gerçek ki, bu hayat kolay bir hayat değil. Bize verilen, hemen yanıbaşımızdaki varoluşumuzun anlam ve önemi çözülmediğinde ise, yaşamak dayanılmaz hale geliyor. Birçok psikiyatrik sorunun insanların çok değişik derecelerde yaşadığı varoluşsal kriz halinden doğduğu kanaatindeyim.

Ve Elifim Noktalandı...

  • YineBiGulnihal

elif dedim be dedim aman,
kız ben sana ne dedim.
guş ganedi galem olsa aman,
ah yazılmaz benim derdim.


elifim noktalandı aman,
az derdim çok çağlandı.
yetiş anam yetiş babam aman.


ah fermanım imzalandı.
(ah çeyizim bohçalandı.)
(ah mezarım tahtalandı)

Musa (a.s.) ve Fakir

  • imdat sezer

Musa Aleyhisselam bir fakiri görür, fakir giyeceği olmadığı için kumun içine girmiştir.
Fakir:
- Ya Musa, bana dua et. Cenab-ı Hak ban yetişecek kadar dünyalık versin, yoksulluk beni tüketti.
Musa Aleyhisselam dua eder, Hak Teala fakire dünyalık verir.
Bir müddet sonra Musa Aleyhisselam bir kalabalık görür, ne oluyor diye yaklaştığında, o fakirin kalabalığın ortasında olduğunu görür ve sorar.
- Bu ne haldir, ne oluyor burada?
- Bu adam şarap içmiş, kavga etmiş, kavga ettiği adamı da öldürmüş, şimdi ona kısas uygulanacak.

Musa Alayhisselam bunun üzerine, Allah'ın adaletine bir kere daha iman ve bu cüretinden dolayı tovbe eder ve şu ayeti okur: