2006 yılı Eylul ayı konuları

Eğer

  • YineBiGulnihal

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
Arkalarında doldurulması
Mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
En güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
Hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
Kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
Öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
Son çay yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
Meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

İşte...

  • YineBiGulnihal

Sensiz geçirdiğim bir gece daha oluyor.

İçimde yine hüzün, yine yalnızlığın buruk acısı,

yine büyük özlemin içimi kemiriyor bu gecede.
İstemiyorum gece olmasını...
Korkuyorum sensiz karanlıktan, her geceki gibi yine sensiz hayallerim

, yine bu ızdırap, yine bu yüreğimin çığlığı, yine bu derin çığ....
Ne zaman son bulacak bu bekleyiş, ne zaman bitecek..

Sevmiyorum geceleri...
Bu ıssız sokaklar yalnızlığımı kamçılıyor, sensizliği yaşatıyor bana.

Ürkek bir çocuk gibi kapkara gökyüzüne bakıyorum endişeyle,

durduramıyorum bu ızdırabı, üşüyor yüreğim sensizlikten.
Nefret ediyorum gecelerden....
Öylece bakıyorum bomboş gözlerle etrafa, yoksun yine...

Rüzgar esiyor delice, saçlarımla oyun oynuyor, yüzüme vuruyor bir tokat gibi gecenin ayazı
Olmasın artık gece...
Bilmeyim günlerin nasıl geçtiğini, özlemi yaşamasın bedenim.

Gözlerim görmesin karanlığı, hissetmeyim sensizliğin nasıl bir duygu olduğunu.
Bıktım gecelerden....
Beynimi yiyip bitiren bu hasret yazılarını yazmayım artık,

Yüreğim yanmadı hiç bu kadar..."

  • YineBiGulnihal

Hiç sevmedim kimseyi senin kadar....
Yüreğim yanmadı hiç bu kadar..."

Bir el bazen neleri ayakta tutabiliyor hiç düşündünüz mü

ve neleri yıkabiliyor tek başına ?

Bir eli tutmak bir insanı hayata bağlamakla eş değerde olabiliyorsa

eğer bunun adı aşktır.

Böyle bir eli tutmak hayatı bulmaktır belki de....

Hiç sevmedim seni sevdiğim kadar dersin birine ve sonra onun arkasına dönüp gitmesini izlemek

ne zordur. Bir eliyle hayata bağlamak bir eliyle o verdiği hayatı geri almak gibi...


Bazen mecburu ayrılıklar mecburi acılar yaratır.

Bile bile kapıyı aralık bırakırsın ve tüm yalnızlığın ve hüznün içeri dolmasına izin verirsin.

Buna rağmen aklının bir köşesinde sonsuzluk vardır. Bitmedik , bitemez , bitmeyecek...


Bir ömrü bir aşka adamaktır bu belki ve elbette yürek ister ayrıysan.

Dönüş yolları geçilemeyecek kadar darsa bile bir umut koyup sol yanına beklersin hayatının

ışığının o derin karanlıktan gelmesini. Zaman geçtikçe göremez olursun hiçbir şeyi gözlerinin

Gecenin Karanlığı!

  • YineBiGulnihal

Gecenin karanlığında bulmuştum seni.
Kimbilir hangi acımasızlar incitmişti,
kimler kırmıştı yüreğini.

Oysa ben yokluğunda avutmuştum gönlümü
oysa ben sensizlikte bulmuştum seni.
yağmur yağıyordu, ıslanmıştın.
belli üşümüştün de.

seni aldım kalbime.
ümitlerimle besledim,
sevgimle ısıttım o üşümüş
o minicik ellerini
anlatamamıştın o geceyi, kendini.

kelimeler kifayetsiz kalıyordu sana bakınca.
sen kokuyordu oysa bütün gece
ve yine ağlıyordun sebepsizce.

umutlarını yitirmiş, o kimsesiz, o zavallı, o ufacık çocuklar gibi.
o perdenin arkasında saklanmış, o unutulmuş, o yaralı kalpler gibiydin

belliydi çektigin acının büyüklüğü
belliydi sana bu kadar sert çarpan rüzgarın nedeni
belliydi kırlangıçlar gibi pıt pıt atan yüreğinin bu denli zehirlenmesi
sıcak bir çay yaptım sana
için ısınsın diye, bu titrek tedirginliğin geçsin diye
sana hayallerimi verdim.
belki birgün geri gelirsin
diye
pencereleri sonuna kadar açtım

seni seyrediyordum
o sonsuza kanat çırpışlarındaki çoşkuyu
o kendine olan güveninin yerine gelişi

HELAL LOKMA

  • Sururi Bal

Kuralsız, başıboş hayatı kabul etmemek, ferdi ve sosyal kuralların gereğine inanmak, bu gerekçe ile bir hayat felsefesi belirlemek, kendi üzerinde bir otorite kabul edip etmemek insana has özelliklerdir.

O, ya kendisini her şeyin merkezi kabul eder ve yasak ve serbestiyetleri (helal-haram) kendisi belirler, ya da bir yaradana inanır ve onun emir ve tavsiyelerine göre hayatını idame ettirir.

Yüce Mevla:

“Biz dilesek onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.”(1) buyurur.

SAHABİ, ALİM ve MUTASAVVUFLARIN GIDALARIN HELAL VE HARAMLIĞI İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER

  • imdat sezer

Gidalarin helal ve haram olma keyfiyetleri ile insan hayatindaki yeri konusunda bazi sahabe, mutasavvuf ve alimlerin görüslerini de asagida belirtmeyi faydali gördük.

Derler ki : Bir gün birisi Hz. Ebu Bekir (r.a)’ e süt getirir verir. O da elinden alir ve içer. Adem, Hz. Ebu Bekir (r.a)’ e : “Bundan evvel size getirdiklerim hakkinda sorusturma yapar ondan sonra alirdiniz. Bunun için bir sey sormadan alip gittiniz.” Deyince Hz. Ebu Bekir (r.a)


-O halde bu sütün hikayesi nedir anlat.

HELÂL VE HARAM YEMENİN MANEVİYATA ETKİSİ

  • imdat sezer

Mevlâna Celaleddin Rumî Hazretleri Mesnevi-i Şerif’te beyan buyurmuştur ki: İnsanın ruhunu emziren iki ana vardır: Melek ve şeytan... Elbette meleğin de şeytanın da sütü olmaz. Bundan maksat, onların vasfına uygun olan sıfatlardır ve mecazidir.

Melek kimin ruhunu emzirirse, o helâl kazanca ulaşır. Şehvet ve gazap gibi hayvanî kuvvetleri takviye eden gıdayı emziren de şeytandır. Gazap geldiğinde, mümin insanın aklının üçte ikisi gider.

Gıdası haram olanın ameli çirkin olur. Kimin ruhunu da melek emzirir ve kalbine yoldaş olursa, o kimse ibadet ve taata ulaşır, halim-selim olur adeta melekleşir.

Hz. ÖMER'in Oğluna Nasihatı

  • imdat sezer

Sana Allah'tan korkmanı tavsiye ediyorum. Kim Allah'tan Korkarsa, Allah onu korur.
Kim Ona tevekkül ederse Allah ona yeterlidir.

Kim Ona borç verirse, Allah onu mükafatlandırır. Kim Ona şükrederse , Allah ona daha da çok verir. Takva gözünün önünde dursun. Amelinin direği, kalbinin cilası olsun. Niyeti olmayan iyiliğin sevabı, iyilik yapmayanın malı ve eski elbisesi olmayanın yeni elbisesi yoktur.

Şiddetli hesaba çekilmeden önce kendini geniş zamanda hesaba çekmen gerekir. Kim geniş zamanda kendini hesaba çekerse, onun sonu rızaya uygun olur. Kimi de hayatı ve kötülükleri bundan alı koyarsa sonu zarar ve pişmanlık olur.

Hayal Kırıklıkları

  • Nisan Yagmuru

Hepimizin hayatında hayal kırıklıkları vardır... Yaşadığımız büyük hayal kırıklıkları... O korkunç gerçekle yüzleştiğimiz anlar… En çok da ilişkilerimizde yaşadığımız hayal kırıklıkları acıtır canımızı…

Ulaşmaya çalıştığın şeyin aslında o şey olmadığını, yıllarını boşa verdiğini anlamak gibi...

Bir şarkıyı söylerken birden artık o şarkıyı kimsenin hatırlamadığını anlamak gibi...

Hayaline dokunup onunla sevişememek gibi...

Bir gece uyanıp yanındaki adama tüylerin ürpererek bakmak gibi...

Ya da sen ona çok alıştığını farkettiğinde onun ‘büyü bitti’ demesi gibi...

Bir adım atabilsen herşey değişeceğini çözdüğün anda artık yürüyemediğini anlamak gibi...

Aniden herkesin içinde birine aşık olduğunu belli eden bir laf ettiğinde herkesle birlikte onunda gülmesi gibi...

Ya da hayatının aşkının gözünün ucunda bir damla olarak durması gibi..

Aşık olduğuna pişman olmak ama bir türlü tüketememek gibi...

Ya da yıllardır baktığın aynanın camının kırık olduğunu anlamak gibi...

Sanal Hayatlar

  • hayat

Kolay hayat ister olduk kolay... Sevgimizi, aşkımızı bile kolay yaşamak istiyoruz.. Bizi yormasın, zorlamasın, başımıza bela olmasın... İstediğimiz zaman olsun, onun dışında yok olsun.. Bir kumandanın ucunda olsun herşey, bir bilgisayarın düğmesinde, bir telefonun tuşlarında... Ulaşmak, yaşatmak, canlandırmak, hissetmek için çaba harcamayalım...

Sanal dünya giriverdi hayatımıza tam da bu günlerde, çok da işimize geldi. Sanal alemin, sanal insanları olduk hemen. Duygularımızdan korkar olduk... Hissetmek yok... Herşey bir yalan... Sanal alem değeri yok...

Düşünemedik ki kablonun diğer ucunda gerçek insanlar oturuyor...

dokunmaya
hissetmeye
göz göze gelmeye korkar olduk...
bir bilgisayar, bir msn, bir kamera herşey tamam...
İnsan başka ne isterki...

Böylesi daha güzel, sanal bir gerçeklikte sorumluluk duygusu yok, bağlanma yok, hesap vermek yok deyiverdik... Canın isterse varsın, istemezse yok... Ne güzel, tam bu çağın insanına göre...

MÜKÂŞEFETÜ'L-KULÛB

  • imdat sezer

Kalplerin Keşfi / Mükaşefetül Kulub , Salih Uçan,İmam Gazali


İman ve İslâm'ın Vasıfları:

İmâm-ı Gazâli Hazretlerinin bu eseri, mevzuu itibariyle tasavvufî ve ahlâkî bir eserdir. Eşsiz bir vaaz, nasihat, öğüt ve irşat kitabıdır. Kalbleri hassas bir İslâmi hayata sevk etmeyi, oraya İslâmî yaşayışı yerleştirmeyi hedefler. Büyük bir ehemmiyeti haizdir. İçerisinde tam 111 müstakil bölüm (konu) yer almaktadır.

Tercüme: Salih Uçan
İmam Gazali
ÇELİK YAYINEVİ