2007 yılı Ocak ayı konuları

4.4 Ziyafetin Münkerleri

  • gencc

Ziyafetin Münkerleri

Ziyafetin münkerlerinden biri, erkekler için ipekli sergilerin serilmesidir. Bunları sermek haramdır. Altın ve gümüşten yapılmış buhurdanlıklarda buhur yapmak da böyledir. Baş kısımları gümüş veya tamamı gümüşten yapılmış kaplarda gül suyunu kullanmak veya su içirmek de böyledir.
Ziyafetin münkerlerinden biri de; üzerlerinde canlıların resmi olan perdelerdir. O münkerlerden biri de kadınların damlarda, içinde fitneye sapmasından korkulan gençler bulunan erkek grubuna bakmalarıdır. Bütün bunlar mahzurlu münkerlerdir. Bunları kaldırmak farzdır. Bu bakımdan bunları kaldırmaya gücü yetmeyen bir kimseye o ziyafet yerinden çıkıp gitmek lâzımdır ve orada oturması caiz değildir. O halde münkerleri kaldırmaya gücü yetmeyen bir kimsenin oturup onları seyretmesine ruhsat yoktur.

4.5 Genel Münkerler

  • gencc

Genel Münkerler

Ne şekilde olursa olsun bu zamanımızda evinde oturan kişi halkın irşad ve öğretmenliğinden feragat etmesi bakımından münkerden uzak değildir. Halkı iyiliği yapmaya teşvik etmeyi terk ettiğinde münkeri işlemiştir. Bu bakımdan insanların çoğu şehirlerde bile namazın şartlarını fıkha göre bilmemektedirler. Acaba köylü ve bedeviler nasıldır? Bedeviler, Araplar, Kürtler, Türkmenler ve diğer halk sınıfları da bu gruplardan sayılır. Bu bakımdan şehrin her mahalle ve camiinde halka dinlerini öğreten bir fakîhin bulunması farz olduğu gibi, her köyde de bir fakîhin bulunması farzdır. Her fakihe, kendi şahsına farzı ayın olan vazifelerini yapmak, farzı kifaye olan vazifeleri yapmak için hazırlanmak ve oturduğu şehrin etrafındaki köylere, bedevî Arap, Türkmen ve diğer milletlere gidip onlara dinlerini öğretmek ve şer'î şerifin farzlarını tâlim etmek farzdır. Fakih, bu vazifeyi yapmak için evinden çıkarken yiyeceğini de beraberinde götürmesi gerekir. İrşad etmek için çıktığı kimselerin yemeğinden yememelidir. Çünkü bu kişilerin yemeğinin çoğu gasp malı ve haramdır. Eğer bir fakih bu vazifeyi yaparsa, bu sakıncalı vazife diğer fakîhlerin boynundan düşer. Aksi takdirde bu felaket bütün bilginlerin yakasına yapışır. Âlimin yakasına yapışması ise, evinden çıkıp da irşad vazifesini yapmamasından ileri gelmektedir.

Sokağa bırakılan bebek ağabeyden çıktı

  • imdat sezer

Ağrı Valisi Halil İbrahim Akpınar, Van'ın Erciş İlçesi'nde bir bebeğin terkedilmesi ile başlayan olaya çok üzüldüklerini, Patnos İlçesi'nde abisi tarafından tecavüze uğrayan kız çocuğunun İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderileceğini söyledi.


Kızılay'ın başlatımış olduğı kampanyaya destek veren bu sabah saatlerinde polis lojmanalarına gelerek kan veren Vali Halil İbrahim Akpınar, terkedilen bebekle ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Çanta içerisine bırakılarak terkedilen çocuğun Van'da daha önce tedavi edildiği için hastane personeli tarafından tanıldığını belirten Akpınar "Yapılan araştırma sonucunda bebeğin anne ve babasının Patnos'ta oldukları tespit edidi ve bu şahıslar Erciş Ağrı Ceza Mahkemesi'ne çıkarıldılar. Olayda 18 yaşındaki M.A.'nın abisi tarafından tecavüze uğradığı anlaşılıyor. Ercişteki mahkemede kızın abisi tutuklanarak cezaevine konuldu. Kız, 18 yaşından büyük olduğu için şuanda hakkında koruma kararı alınmadı ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi" dedi.

Giriş (Zikirler ve Dualar)

  • katip

Hamd, şefkati şâmil ve rahmeti geniş olan Allah'a mahsustur. O, kendisini zikreden kullarını hayırla yâdeder.

Nitekim Kur'an'da şöyle buyurmaktadır.
(İbâdet ederek) beni anın ki, ben de sizi mağfiretimle anayım.
(Bakara/152)

Allah Teâlâ şu ayetiyle, hakikî kullarını kendisinden istemeye ve duaya teşvik etmektedir:
Bana dua edin, size icâbet edeyim. (Mü'min/60)

Allah Teâlâ şu âyetiyle de muti'âsi, yakın uzak, tüm kullarını her çeşit ihtiyaç ve isteklerini bütün açıklığıyla kendisinden istemeye davet etmektedir:

Ey râsûlüm! Kullarım sana benden sorarlarsa, (onlara bildir ki) şüphesiz ben, (kendilerine) çok yakınımdır. Bana dua edenin duasını kabul ederim. (Bakara/186)

Kısa ve Uzun Olmak Üzere Zikr'in Fazileti

  • katip

Âyetler
(İtaat ve ibâdet ederek) beni anın ki, ben de sizi (mağfiretimle) anayım. (Bakara/152)

Sâbit el-Bennâî bir keresinde 'Rabbimin beni andığı zamanı biliyorum!' dedi. Onun bu sözü üzerine orada bulunanlar ürktüler ve kendisine 'bunu nasıl bildiğini' sordular. Bunun üzerine 'O'nu andığım zaman O da beni anar' cevabını verdi.
Ey iman edenleri Allah'ı çok zikredin! (Ahzâb/41)

Arafat'tan dönüşünüzde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin! O size nasıl hidayet ettiyse, siz de O'nu öylece anın!(Bakara/198)

Hacla ilgili ibâdetlerinizi bitirince, (câhiliyye devrinde hacdan sonra toplanıp) atalarınızı anarak (övündüğünüz gibi), hatta daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın! (Bakara/200)

Zikir Meclislerinin Fazileti

  • katip

Hadîsler
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Allah'ı zikretmek için bir mecliste oturanları, melekler, halka çevirerek kuşatırlar. Allah'ın rahmeti kendilerini kapsar ve Allah Teâlâ, onları nezdinde bulunan kimselerin yanında anar.12

Sadece Allah rızası için bir araya gelip O'nu zikredenlere göklerden şöyle seslenilir: 'Bağışlanmış olarak kalkınız! Ben sizin seyyie (kötülük)lerinizi hasenelere (sevaplara) tebdil eyledim'.13

Bir araya gelip de Allah'ı zikretmeden ve Rasûlü'ne salavât-ı şerîfe getirmeden dağılan bir kavmin bu toplantıları kıyâmet gününde kendilerine üzüntü ve hasret vesilesi olur.14

Açıktan günah işleyenle evlenmek doğru mudur?

  • arif

Açıktan günah işleyenle evlenmek doğru mudur?

CEVAP
Fasıkla, yani açıktan günah işleyenle, namaz kılmayanla, içki içenle evlenmek doğru değildir. Hele inancı bozuk birisi ile evlenmek hiç doğru değildir.

...

Bir gençle gizli konuşuyoruz. Dini bilmiyor, namaz kılmıyor, fakat ben onu düzeltirim. Çünkü evlenince hepsini yaparım diyor. Annemin vasıtasıyla öğrendim, salih biri değil diye babam bu işe razı değildir. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?

CEVAP
Flört döneminde, gençler açık vermemeye çalışır. Nazik, uysal görünür. Evlendikten sonra, gerçek kimliği ortaya çıkar. (Dini bilmiyor, namaz kılmıyor, fakat ben onu düzeltirim) diyorsunuz. Evlenince kimin kimi düzelteceği o zaman belli olur. Madem yaşınız küçük, önce ona din kitapları verin. Okusun, dinini öğrensin! Namaz kılmaya da başlasın. (Evlenince hepsini yaparım) demesine itibar edilmez.

Ahirzaman fitnesinde kadın ve ahlaksızlık!

  • arif

ÜÇÜNCÜ MES'ELE: Rivayette var ki: "Âhirzamanın müstebid hâkimleri, hususan Deccal'ın yalancı cennet ve cehennemleri bulunur." bunun bir tevili şudur ki: Hükûmet dairesinde karşı karşıya kurulan ve birbirine bakan vaziyette bulunan hapishane ile lise mektebi, biri huri ve gılmanın çirkin bir taklidi, diğeri azab ve zindan sûretine girecek diye bir işarettir.

ALTINCI MES'ELE: Rivayette var ki: “Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz.” Bunun için, binüçyüz sene zarfında emr-i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azab-ı kabirden sonra مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَ مِنْ فِتْنَةِ آخِرِ الزَّمَانِ vird-i ümmet olmuş.

Giriş

  • imdat sezer

Türkiye'de kadın kıyafetinde "modernleşme süreci" ve medyanın buna etkisini incelemek aslında, pek çok başka faktörün de yer almasını gerektiren bir çalışmayla mümkün görünmektedir.
İncelenen konuyu sadece kadın kıyafetlerindeki değişim ve medyayla sınırlamak pek çok hususun eksik kalması anlamını taşır. Konunun sosyolojik, tarihsel boyutunun yanında, sosyo-psikolojik, siyasi ve teolojik yönleri de incelenmeye muhtaçtır. Modernleşme, cinsellik, reklam, moda, feminizm, kadın hakları ve iktidar kavramları kadın kıyafeti bağlamında başlı başına incelenmeye değer konulardır.

1. Medyanın Modernleşme Sürecine Etkisi

  • imdat sezer

Kitle iletişim araçlarını öncüsü olan gazetenin 17. yüzyılda ortaya çıkışından itibaren toplumsal değişimi hızlandırmada çok etkili olduğu görülmektedir. Ancak, medya asıl gücüne gelişen teknolojinin de etkisiyle daha çok 20. yüzyılda ulaşmıştır. Kitle iletişim araçları kapitalizmin gelişimine paralel bir gelişme göstermiş ve ilk gazete Batı Avrupa'da gelişen ticari ilişkilerin sonucunda ortaya çıkmıştır. Ticaretin gelişmesi, habere olan ihtiyacı artırmış, bu da zamanla basının etkili bir güç haline gelmesine sebep olmuştur.

Reklam, moda ve tüketim kültürü bağlamında düşünüldüğünde medyanın bizatihi kendisi hem modernleşmenin bir ürünü, hem de modernleşmeyi hızlandırıcı bir unsur olduğu görülmektedir.

1.1. Medyanın Etkileme Gücü

  • imdat sezer

19. asrın ikinci yarısında, telgrafın icadıyla birlikte çok uzaklardaki haberleri alabilme ve gazete vasıtasıyla geniş kitlelere iletebilme imkânı, 20. asrın başında radyonun insan hayatına girmesiyle haber ve bilginin çok geniş bir alana, küresel seviyede nakledilebilmesi imkânını getirmiştir. 1950'li yıllardan itibaren yaygınlaşmaya başlayan televizyon ise kısa sürede radyonun pabucunun dama atılmasına sebep olmuştur. Çünkü televizyon, sesin yanına görüntüyü de ekleyerek etkiyi bir kaç kat daha arttırmıştır.

1980'lerden sonra uydu yayıncılığının gelişmesiyle, dünyanın her tarafına yayın yapabilen televizyonlar, coğrafi ve siyasal sınırları da ortadan kaldırmıştır. Bu gelişmelere asrın sonuna doğru hızla gelişen ve yaygınlaşan kişisel bilgisayar ve internet şebekelerini de katarsak küresel çapta bir iletişim çağını yaşamakta olduğumuz görülmektedir.1 Bediüzzaman'ın daha asrın başlarında kullandığı tabirle, bütün dünya artık küçük bir köy hükmüne geçmiş durumdadır.I

1.2. Kültürel Hayatın Metalaşması ve Tüketim Kültürünün Yaygınlaştırılması

  • imdat sezer

Ayrıca tümüyle maddi ögelerle (ürün, hizmet vb.) açıklanması mümkün olmayan kültürün, değişim değeri esasında işlem göreceği konusu önem taşımaktadır. Çok özel ve kişisel de olsa her türlü ürünün piyasa değerini tespit etmek mümkün olabilir; ancak, zevklerin, ilgilerin, duyguların, inançların, sanatın, ideolojinin vb. piyasa değerini tespit etmek mümkün değildir. Temelde maddi olmayan, maddi olmadığı için de bilimsel olarak piyasaya sürülmesi de mümkün olmayan anlamlandırma haritalarını piyasaya sunmak mümkün değildir. Oysa, modern kapitalist toplumda her şeyin ama her şeyin bir şekilde piyasa sirkülasyonundan geçtiği bilinen bir olgudur. Genel olarak kültürel üretim piyasaya dönüktür. Üretimin ilk ve asıl hedefi kârdır. Rekabet şartına bağlı olarak ürün çeşitlenir. Farklı sunum ve satış yolları bulunur. Her türlü müşteri (tüketici) ihtiyacını karşılayacak üretim alternatifleri denenir. Yapay ve zorlama ihtiyaçlar meydana getirilerek bunların tatmini için tüketim biçimleri üzerinde durulur."5

1.3. Medyanın Kadın Kıyafetinin Modernleşmesine Etkisi

  • imdat sezer

Medya yoğun olarak değişik alt kültürleri azaltmak ve kitle toplumunun büyümesine yardım etmekle suçlanmaktadır. Kitle iletişim araçları yüzünde insanlar daha fazla aynı şekilde konuşmakta, daha fazla benzer şekilde düşünmekte, daha fazla benzer şekilde hareket etmekte ve tepki göstermektedir. Bir görüşe göre, binlerce saatlik medya izleme, milyonlarca insan üzerinde benzer davranış biçimlerini kabullenmek durumunu oluşturmaktadır. Bu standartlaştırma eğilimi, medyanın kültürel büyümeyi engellediği suçlamasına kadar gitmektedir.11
Televizyonda yapım olayı, giderek daha ender hale gelen kaliteli eserlerle, talebin şaşırtıcı bir şekilde arttığı ucuz, sıradan eserler arasında bocalama geçirmektedir. Diziler ve arkası yarınlar, çoğunlukla katı üretim normlarının baskısı altındadır. İlgi-eder ilişkisinin, kalite-eder ilişkisinin yerini alması; belgeseller gibi bazı türlerin yok olmasına neden olmaktadır.12 Bu süreçte kalitenin yerini Keane'in deyimiyle "ticaret kurtları" alacaktır. Keane, şöyle devam eder: "Çok kanallı seçim demek, çok kanallı saçmalık demek olduğuna göre-ucuz yarışma programları, dışardan alınmış eski programların tekrarları, reklamlardan farkı olmayan içi boş eğlence programları-'daha fazla seçenek' demek, daha iyi eğlence değil, daha kötü medya demeye gelecektir. Ucuz yapımlardan geçilmeyen, tekrarlarla dolu, sonu gelmez dizilerden ve eldeki malzemenin temcit pilavı gibi ısıtılmasından oluşan bir yayıncılık".13

1.3.1. Moda

  • imdat sezer

Medyanın etkisini anlayabilmek için moda kavramını incelemek gereklidir. Çünkü, modanın moda olabilmesi için, geniş kitlelere yayacak bir araca ihtiyacı bulunmaktadır. Bu açıdan modanın etkisinin medyanın etkisiyle paralel arttığından söz edilebilir. Peki moda toplumları ne şekilde etkilemektedir.
Moda, toplumun bütün katmanlarında etkili olduğundan; fert grubu kendisini kabul ettirebilmek amacıyla grubun giymiş olduğun üniformayı giymektedir. Moda bir üniformadır, diğer üniformalardan ayıran tarafı belli bir şekil içinde kalmaksızın bir tarzın savunuculuğunu yapıyor olmasıdır. Ani bir hareketle başkalarının kendisi için uygun gördüğü kılık kıyafeti benimseyen kişinin davranışında kitle karşısında bağımsızlığını uzun süre devam ettirememe eğilimi yatmaktadır. Kitlenin üniformasının karşısında durabilmek için, ferdin kendine has bir üslubunun, dünya görüşünün olması gerekmektedir. Fakat, bütün bunlar da yine küçük bir grubun içinde bir ifade bulur. Kalabalık yığınların zevk anlayışına karşı çıkarken, fert, sırtını yine bir gruba dayama ihtiyacı duyar.16